27. Bölüm: Dön n'olur

5.3K 372 279
                                    

Merhaba 👋🏻  ben geldiiim

Multimedya da "Dön bebeğim" şarkısını ekledim. Dilerseniz okurken dinleyebilirsiniz.

Bölüme oy ve yorum bırakırsanız fazlasıyla ihya etmiş olacaksınız beni. Şimdiden teşekkür ediyorum. Yorumlarınıza geri dönüş sağlamaya çalışacam elimden geldiğince.

Eğer bir zarar ziyan olmazsa bölümleri daha az arayla atmaya çalışacağım bu dönemler. Umarım başarabilirim. Desteklerinizi esirgemeyin olur mu canlarım ❤️❤️❤️❤️❤️

İyi okumalarrr.

Murat'ın ayakları onu daha bu sabah Meryem'le çimlere uzandığı tepeye getirmişti. Bitkin bir şekilde aynı yere uzanıp  çöken akşamla birlikte kararan gökyüzüne daldırdı bakışlarını. Tam da burada kendini en mutlu hissettiği bu gökyüzünün altında Meryem'e akreple yelkovanın aşkını anlatmıştı bu sabah. Ona, "Gitmek yelkovanın adeti, beklemek ise akrebin kaderi." demişti ama şimdi giden kendisiydi. Yelkovan ona doğru bir adım atmasına rağmen tutup çekmemişti onu kendine doğru. Oysa en ihtiyacı olan şey yelkovana tutunmaktı. Onu iyileştirecek olan tek şey onun aşkıydı. Bunu bildiği halde neden gitmişti ki? Neden o adamın tekrar aralarına girmesine izin vermişti?

Gerçek şu ki Serkan'ın onu hâlâ sözlüm diye aramasını kaldıramamıştı Murat. Kıskanmıştı... Meryem'in parmağındaki o yüzüğü bile kıskanmıştı. Onu o kadar çok seviyordu ki kendinden başka kimsenin onu sevmesine hatta ona bakmasına bile tahammülü yoktu. Kaldı ki o adam herkesin gözünde sevdiği kızın sözlüsüydü. Madem Meryem'e sadece yardım ediyordu neden vazgeçmemişti hâlâ? Bir başkasını sevdiğini bile bile neden hâlâ peşindeydi Meryem'in? Neden şikayet etmişti onu?

Cevapsız sorular yankılanıp duruyordu Murat'ın beyninde. Delirecek gibiydi. Bir yanı Meryem'le Serkan'ın aralarında geçen her şeyi en ince detayına kadar öğrenmek istiyor, bir yanı da duyacaklarından ölesiye korkuyordu.
Neydi ki onu bu kadar korkutan? Meryem'in onu sevdiğini biliyordu. Biliyordu da bu kadar kolay vazgeçtim demesi... Peki Meryem'in sevgisi olmadan yaşayabilir miydi? Murat başını olumsuzca sallayarak aklını kurcalayan soruları geri iteledi ve Meryem'in sözlerini düşündü. "Eğer güven olmazsa sevgi de olmaz." demişti Meryem. Haklıydı kız... Yok yere kalbini kırmıştı.

"Lan oğlum ne yaptın sen? Bir pire için yorgan yakılır mı hiç!" diye söylenerek tek bir hareketle ayağa fırladı ve kararlı adımlarla geldiği yoru geri yürümeye başladı. Adımları giderek hızlanırken kendine olan kızgınlığı da giderek artıyordu. Evden çok fazla uzaklaşmıştı. Meryem korkmuş olmalıydı. Bir an önce eve ulaşmak için koşmaya başladığında çalıların ardındaki altın sarısı gözlerin onu takip etmeye başladığını fark edemeyecek kadar telaşlıydı Murat.

                                  . . .

Meryem Murat'ın onu bıraktığı yerdeydi. Toprağın üzerinde dizlerini toplamış sevdiği adamın geri dönmesini bekliyordu. Dönünce ona "Vazgeçmedim." diyecekti. Onun güvenini geri kazanmak için çabalayacaktı. Ama dönmüyordu sevdiği adam bir türlü. Gideli kaç saat olmuştu. Hava kararmış soğuk bir rüzgâr çıkmıştı ortaya. Üşüyordu da Meryem... Sevdiği adamın gidişi mi yoksa rüzgârın soğukluğu muydu onu üşüten bilmiyordu. Murat'ın döneceğinden umudu kesilince yerden destek alarak ayağa kalktı. Ağlamaktan yorgun düşen bedeni ayakta durmakta zorlanırken buğulanan gözleri bastığı yerleri göremiyordu. Dağ evinin eşiğinden içeri girecekken ayağı takılınca salona yüz üstü kapanıverdi. Burnundan akmaya başlayan ılık sıvı dudağında demirimsi bir tat bırakırken inleyerek ağlamaya başladı. Canı yanıyordu. Yere düşse ne farkederdi ki? Sevdiği adamın gözünden düşmüştü. Var mıydı bundan daha acısı? Bir süre sonra yattığı yerden doğrulup ayağa kalktı. Elini burnuna götürüp yüzündeki kanı sildikten sonra dengesiz adımlarla dış kapıya yönelip kapıyı kilitledi. Elindeki kanı farkında olmadan elbisesinin üzerine silerek pencere önündeki sedirin üzerine geçip yaşlı gözlerle sevdiği adamın dönmesini beklemeye başladı.

BOZUK PARA (final oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin