Okumaya başlamadan yıldız butonuna basmak ister misiniz?
Dertler gece demlenir, gündüz çekilirmiş ya...Meryem de öğlene doğru uyandığında yine kabusuna gözlerini açmıştı. Daha üç gün önce mutluluktan ayakları yerden kesilirken nasıl böyle yere çakılmıştı anlamıyordu. Acılar bile yavaş gelmeliydi insanın üzerine. Böyle hayatı tepe taklak edercesine gelmemeliydi.
Evdeki kimseyle muhatap olmamak için bir süre yataktan çıkmamaya karar verdi. Başını yastığına gömüp gözlerini kapattı. Murat'la geçirdiği iki günlük mutluğu tekrar canlandırdı gözlerinde. Bu mutluluğa tutunmaya ihtiyacı vardı. Murat'ın ona döneceğine inanmaya da. Yoksa hayatı boyunca taşıyacağı bir leke olarak kalacaktı bu iki günlük mutluluk. Artık ne zaman akmaya başladığının farkına bile varamadığı göz yaşlarını sessizce yastığının üzerine bırakırken, kapısı hafifçe tıklatıldı. Meryem başını kaldırıp kim olduğunu sorduğunda kapı ardından "Abla benim Enes." diye seslendi kardeşi. Meryem elinin tersiyle göz yaşlarını kurulayıp yatakta doğrulup otururken yavaşça açıldı kapısı. Enes önce başını içeri sarkıtıp "Günaydın." dedi ardından bedenini de içeri kaydırarak yatağa yaklaştı. Yatağın kenarına oturup ablasının ağlamaktan şişen yüzüne endişeli bir şekilde baktı.
"Wie geth's (Nasılsın)?" diye sordu endişesini sesine yansıtarak.
Meryem "Gut (İyi)." diye cevap verdi kısık bir sesle.
Enes, "İyi olduğuna emin misin abla, hiç öyle görünmüyon." dediğinde Meryem ağlamamak için üst dudağını ısırıp başını olumlu bir şekilde salladı. "İyiyim iyiyim merak etme, nefes alıyorum işte."
Bir süre iki kardeş de susup kaldılar öylece. Bu sözün üzerine ne söyleyeceklerini bilemediler.
"Enes senden bir şey istesem yapar mısın?" diye sorarak aralarındaki bu sessizliği Meryem bozdu.
"Yaparım abla."
"Murat var ya, hani ben bayıldığımda..."
"Evet tanıyorum abla, tanımayan kaldımı," dedi Enes gözlerini devirerek. "Seni kaçıran adam."
"Öyle değil Enes. O beni kaçırmadı, yani kaçırdı da zorla değildi... Ich liebe ihn. (Ben onu seviyorum)."
"O da seni seviyo mu?" diye sordu Enes çocuksu bir merakla.
Meryem başını olumlu bir şekilde sallayıp devam etti. "Seviyor ama biz çok kötü kavga ettik Enes... Serkan yüzünden... Ve ben bir anlık öfkeyle ondan vazgeçtiğimi söyleyince o da gitti." deyip duraksadı. Yine o farkında olmadan ıslanmıştı gözleri. Parmaklarının ucuyla gözlerini silip "Sonrasını biliyorsun zaten. Jandarma bulup eve getirdi beni." diye mırıldandı.
Meryem tereddütlü bir şekilde kardeşinin yüzüne baktı. Anlattıklarının onda ne etki bıraktığını görmek istiyordu. Az sonra soracağı şeye nasıl tepki vereceğini bilemiyordu.
Aslında Enes ablasının ondan Murat konusunda yardım isteyeceğini anlamıştı, ama nasıl yardımcı olacağını daha tam kestirememişti. Serkan'ı sevmişti fakat ablası Murat'ı seviyorsa onu da sevmeyi deneyebilirdi. "Hem kötü biri olsa, ablamın bayıldığı gün ona yardım etmezdi," diye düşündü. Ablasının konuyu açmaya zorlandığını görünce "Eeeh... benden ne istiyorsun?" diyerek ona yardımcı olmak istedi.
"Şey... ben ona mektup yazsam? Sen götürüp verir misin? Evleri köyün en son evi, derenin üstünde ki ev. Şimdiye dönmüş olmalı köye."
"Tamam abla eğer senin yüzün gülecekse ben yaparım bunu senin için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOZUK PARA (final oldu)
General FictionSevmek biraz da vazgeçmektir aslında. Biraz kendinden vazgeçersin... Biraz da hayallerinden...Bazen ise sevdiğin için hayatını altüst edersin hiç düşünmeden. Kaybettiğinin hesabını yapmazsın severken. Bir gün dönüp bakınca anlarsın ne kadar kaybetti...