26. Bölüm: Güven

5.7K 404 166
                                    

Bazı yaraların iyileşmesi zaman alır, bazen de zamanın bile iyileştiremediği yaralar vardır. Kabuk bağlar anca öyle derin yaralar ve dokundukça kanar.

Emir telefonda Serkan'ın onu şikayet ettiğini söyleyince farkında olmadan dokunmuştu Murat'ın yarasına. Oysa Murat'ın yarası kabuk bile bağlamamıştı daha. Nasıl bağlasın ki? Meryem'in parmağında hâlâ o yüzük vardı, Murat'ın iki gündür görmemeye çalıştığı o adamın yüzüğü... Aldığı haberle birlikte daha da batmaya başlamıştı sanki o yüzük Murat'ın gözlerine. Bakışlarını Meryem'in parmağına indirerek, "Tamam Emir, sağ ol haber verdigin için." deyip telefonu kapattı. Geçtiğini düşünmüştü fakat geçmemişti. Hâlâ acıyordu sol yanı. Kahretsin ki o adam hâlâ sevdiği kızın sözlüsüydü. Meryem'in parmağından iki gündür çıkmayan yüzük de bunun kanıtıydı. Bu düşünce patlamaya hazırlanan bir volkan gibi kabarmaya başlamıştı içinde. Etrafındaki her şeyi yıkıp dökmemek için seri adımlarla odadan çıkıp dış kapıya yönelmişti ki Meryem ona yetişip omzunu kavrayarak evden çıkmasına mani oldu.

"Arayan kimdi Murat?" diye sordu Murat'ın önüne geçerek.

"Emir'di."

"Ha... Ne dedi?"

"Hiç."

"Hiç mi?" diye sordu Meryem kırgınlığını sesine yansıtarak. "O yüzden mi bir şey demeden çıkıp gidiyorsun odadan? Hem senin ne zamandan beri telefonun var bakayım?"

"Olamaz mı?"

Meryem Murat'ın bu ani duygu değişimine bir anlam veremiyordu. Az önce onu neredeyse öpecek adam şimdi yüzüne bile bakmıyordu.

"Murat ne oldu? Neden bana böyle davranıyorsun?" diye sorarken sesi istemsizce yükselmişti. "Emir sana ne dedi de sen böyle oldun? Söylesene!"

Murat, "Hiçbir şey demedi." dedikten sonra Meryem'in etrafından dolanarak dışarıya çıktı. Cebinden son sigarasını çıkarıp dudaklarının arasına yerleştirdi ve çakmağını sigarasının ucuna yaklaştırıp yaktıktan sonra, tekrar cebine koydu. Sigarasından derin bir nefes çekerken gözlerini kapatıp başını olumsuz bir şekilde sağa sola salladı. Bu adam sürekli mantar gibi her an aralarında bitecek miydi böyle? Daha hâlâ ne istiyordu Meryem'den? Aralarında bir şey geçmemiş olsa bu kadar ısrar eder miydi? Meryem aralarında bir şey olmadığını söylemişti. Peki bu adam o zaman Meryem'den neden vazgeçemiyordu? Sigarasından derin bir nefes daha aldığında omuzunda tekrar Meryem'in elini hissetti. Yüzünü sağa çevirip sevdiğine baktı. Az önce beynini tırmalayan soruların cevabını ararcasına gözlerine baktı sorgulayarak.

Meryem endişeli bakışlarıyla sevdiği adamın gözlerindeki karamsarlığa dokundu. "Ne olduğunu bana demeyecek misin? Kimdi o arayan?" diye sordu gözlerine yansıttığı hüzünle.

"Arayan Emir'di." deyip sigarasından bir nefes daha aldı Murat. Sigarayı yere atıp ayağıyla söndürdükten sonra tekrar bakışlarını meftunu olduğu gece karası gözlere kaldırdı. O adamın gözleri de değmiş miydi bu gözlerin karanlığına diye düşündü. Bakışlarını Meryem'in gözlerinden koparıp rüzgârda uçuşan saçlarında gezdirdi. O adamın bakışları da okşamış mıydı sevdiğinin saçlarını? Sonra bakışları Meryem'in saçlarını toplamak için kalkan eline gitti. Daha doğrusu o elin parmağındaki söz yüzüğüne. Bu defa daha da acıtıyordu canını sevdiğinin parmağındaki o yüzük. "Sözlün sözlümü kaçırdı diye beni şikayet etmiş karakola." derken öfkesini bastırmak için dişlerini sıkmıştı fakat gözleri öfke püskürüyordu.

Meryem şaşkınlık içinde "Şikayet mi etmiş?" dese de Murat'ın gözlerini kör kulaklarını sağır eden kıskançlık sevdiği kızın sesindeki şaşkınlığı duymasını engelliyordu.

BOZUK PARA (final oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin