|Yoongi'den...|
1 ay sonra...
Bakışlarımı masada oturan Soyeon'a çevirdim.Odamızdaki çalışma masasında bu günden beri yazıyordu.Odaya kaç kez girip çıkmıştım ama bana bakmamıştı bile.Odaklandığı şey sadece oydu.
Onu böyle görmek hem hoşuma gidiyordu hem de üzülüyordum.Bir ay olmuştu resmen.Önceleri yataktan hiç çıkmaz yemek bile yemezdi.Neyseki şimdi böyle değildi.Geç kalksa da gün içinde bahçeye çıkıyor ,yemeğini güzelce yiyor ve yazmaya devam ediyordu.Benimle fazla konuşmuyordu da.Bu beni üzüyordu işte.Evde sadece varlığımı biliyor ama konuşmuyordu.Bunu da göz göze geldiğimiz zamanlarda fark ediyordu sanırım.
Bazen evde olduğumun farkında olmadığını bile düşünüyordum.
Ha bir de şey vardı...Bahçeye bakan balkondaki tekli koltukta oturup,onun oturduğu saatler boyunca onu izlediğimden büyük ihtimal haberi olmadan bahçeye uzun uzun bakıyordu.Neden yaptığını bilmiyordum ama yemekten sonra her zaman yapardı.
Şirkete uzun zamandır uğramasam da Soyeon'un gün içinde yaptıklarından biraz daha iyi olduğuna kanaat getirip şirketteki işlerimi eve getiriyordum.Çalışma odamda işleri hallederken o gün içindeki rutunin yapıyordu.
Onu özlemiştim...Fazlasıyla.Eski halinden eser yoktu.Benimle ilgilenmemesi beni fazlasıyla üzüyordu ama yaşadığı üzüntüntü onu fazlasıyla yıpratırken bununla da uğraşmasını istemiyordum.
Eskisi gibi değildi.Eskiden fazlasıyla neşeli biriydi.Habersizce gelir arkamdan sarılır,yine habersizce öper dururdu.Kahkahaları evi doldururdu.Onun kahkaları beni de güldürürdü.
Ama artık böyle değildi.Ben onu fazlasıyla özlüyordum.Her gün onu görüyor olsam da sanki görmüyor gibiydim.Çünkü bu o değildi.Onu görsem de özlüyordum.
Ben mi?
Ben se bazen çalışma odasında o görmediği için,bazen de o balkonda oturken-beni görmüyordu çünkü-onu izlediğim zamanlarda ağlıyordum.Her ne kadar güçlü kalmaya çalışsam da-ki bu da onun içindi-ben de bazen dayanamıyordum. Bizden bir parçanın var olduğunu bilirken birden yok olması beni de yıkmıştı.
Oysa ki alışmıştım.
Baba olmaya alışmıştım.
Ona fazlasıyla alışmıştık.
Ama benim güçlü olmam onun da kendini salmamasına yardımcı oluyordu bu yüzden güçlü durmalıydım.
Hayatımdaki en değerli varlık için...
Yine benden önce kalkmış ve masanın başına geçmişti.Saat biri geçiyordu ve ben on bir gibi kalkmış ve kalktığımdan beri onu izliyordum.Onun sırtı bana dönük olduğundan beni görmüyordu
Gerçi sırtı bana dönük olmasa da göreceğini sanmıyordum.Evde görünmez olmuştum çünkü.
Onu izlediğim iki saatin ardından üzerimdeki pikeyi üzerimden attım ve doğrulup ayaklandım.
Dolaba ilerleyerek üzerime beyaz bol bir tişört ve dar siyah bir pantolon çıkarıp giyindim.Dolabın açık kalan kapağını kapatarak odanın kapısına yöneldim ve dışarı çıktım.
Mutfağa inerek kahvaltı hazırlamaya başladım.Bir aydır gün içinde aynı şeyleri yapıyordum.Eskiden bu sıkıcı rutin Soyeon da yanımdayken çok zevkli olurdu ama artık öyle hissetmiyordum.
Dakikalar sonra arkamdaki sesle duraksamıştım.
"Yoongi?"
Adımı ondan duymayalı baya olmuş gibi hissediyordum.
Hızla arkamı dönerek ona baktım.Kapının yanında bana bakıyordu.
"Efendim?"
Kapıdan uzaklaştı ve bana yaklaştı.
"Kahvaltı mı hazırlıyorsun?"
Sorduğu soruya mırıldanarak cevap verdim ve işime dönerek salatalıkları kesmeye devam ettim.
Arkamdan geçerek dolaba yaklaştı ve kapağını açtı.Sütü çıkarıp tekrar kapattığında bu sefer çekmecelere ilerlemişti.
Elimdeki salatalık bitince dolaba ilerledim ve yumurta çıkararak omlet yapmak için tavayla beraber ocağın yanına gittim.
O sırada Soyeon çikolatayı bulmuş kendine Çikolatalı süt yapmaklakla meşguldü.
Çaktırmadan ona bakıyordum.Sütü bitirdikten sonra bardağı masaya koydu ve kahve makinasına ilerledi.
Kahveyi de ayarlayıp makinaya koyduktan sonra bekleyemeye başladı.Ben de o sırada omleti hazırlamıştım.
Tavayı masaya bıraktığımda o da çoktan kupayı hazırlamış ve benim ardımdan masaya koymuştu.
Kahveyi bana yapmıştı.Bunu uzun zamandır görmüyordum.
Kahvaltıyı yine sessizce yaparken bakışlarım ikide bir her zamanki gibi ona takılıyordu ama bu sefer onunkiler de beni buluyordu ve bu şaşırmama yetiyordu.
Lanet olsun buna şaşıracağım aklımın ucundan bile geçmezdi!
Kahvaltı bittiğinde masayı kaldırmama yardım etmişti.Bir şey söylemedim ama yine şaşırdığımı itiraf etmeliydim.
İş bitince mutfaktan çıktı.Ben de ıslak olan ellerimi kurulayıp peşinden gittim.
Yine balkona girdi ve koltuğa oturarak bahçeyi izlemeye başladı.
Her zaman yaptığım gibi arkadaki salıncağa oturdum ve onu izlemeye koyuldum.
Saçları hafif esen rüzgarla beraber havalanırken gözlerimin dolduğunu hissettim.Ona uzun zamandır dokunamamıştım.Saçlarına,eline,
yanaklarına...Dudaklarına dokunduramamıştım dudaklarımı.Canım yanıyordu.O kadar özlüyordum ki onu...
Sol tarafıma batana özlem demeselerdi bıçak derdim kesinkile çünkü çok canımı yakıyordu.
Sonrasında hiçbir şey yapmadan saatlerce onu izledim.Saçlarının havalanmasını,küçük ellerini,derin bakışlarını...
Gökyüzünde güneş kaybolunca ayağa kalktı ve benim tarafıma döndü.Anında yanaklarımı silmiştim
"He Ran'ın düğününe hazırlanacağım."
Bana bakarak kurduğu cümle ile gülümsemesi neşemi yükseltmişti.
Bu geçe arkadaşlarımız evleniyordu ve Soyeon bu bahaneyle bir aydır ilk defa bahçeden başka yere çıkacaktı.
Gülümsedim.Bu geceyi fazlasıyla merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Snowman? | MYG
Fanfiction"Öp beni!!" Cidden bu adam tam bir anlamazdı.Onu bu durumda ne kadar istesem de öpemezdim.Bunu anlayamıyormuydu? "Yoongi seni öpemem!"dediklerimi umursamadan tekrarladı. "Soyeon öp beni!" Geri çekilmeden ellerimi ellerine yerleştirdim ve ellerini ya...