13. BÖLÜM: "ŞEYTANIN TOHUMLARI"

8.2K 440 48
                                    

ACININ BÜYÜTTÜĞÜ KADIN

13. BÖLÜM: "ŞEYTANIN TOHUMLARI"

Elimde bir balon, balonun içinde umutlarım, umutlarımın yaratılışının nedeni sevgimdi. Sevgisizliğin içinde gizlice büyüttüğüm şeydi içimde olan duygular. İhtiyacım olan şeydi huzur kokan bir sevgi.

Şimdi sevgisizliğin, umutsuzluğun, enkazın içinde beslediğim aşkım kapalı kapının hemen ardından bana sesleniyordu. Ellerim titriyordu.

"Kim?" diye dudaklarımdan şaşkınca bir soru döküldü.

"Benim Mehlikâ, Kaya."

Elim kapının kulpuna dolandı. O esnada boğazımda müthiş bir kuruluk vardı. Şaşkındım. Duştan çıktığımda kurutmadan uyuduğum saçlarım birbirine dolanmış vaziyette olduğu yetmiyormuş gibi bir de terliydi. Kalçamı kapatan yünlü bir kazak altında ise siyah bir tayt, taytın üzerine diz kapaklarına kadar çekilmiş mavi çoraplar. Rezil bir durumdaydım.

"Buğlem?" Kaya'nın kapının ardındaki sesi kulaklarıma tekrar dolduğunda, celladıma kapımı açıp geriye çekildim. Gözleri üzerimde gezindi bir süre.

"Kaya?" diye adını dudaklarımdan döktüğümde, okyanus mavisi gözleri nihayet bana döndü.

"Sana mesaj attım, dönmeyince aradım defalarca. Açmadığın için merak ettim, hastaydın."

Kendince açıklama yapınca, elimi saçlarıma attım. "İyiyim, uyuyordum telefonumda çantamda kalmış sanırım." Kapıda dikildiğimizi fark edip bir adım geriledim. "Gelsene."

Kalbim maratondaymış gibi hızla atarken, bu hızın sesi kulaklarıma kadar geliyordu. Ayakkabılarını çıkartıp bana uzattığında, zihnim bir senaryo yazdı. Onunla evli olma hissi tüm bedenime aynı anda yayılırken, yutkundum ve ayakkabılarını botlarımın yanına koydum.

"Şey, sen salona geç. Ben telefonumu alıp geliyorum. Koridorun sağındaki kapı."

Onaylar bir şekilde kafasını sallayıp tarif ettiğim yere gittiğinde, çantamdaki telefonu çıkarıp ayakkabılarımızın fotoğrafını çektim ve Kaya'nın attığı mesajlara baktım.

Nasıl oldun?

İyi misin?

Mehlikâ?

Telefonunu da açmıyorsun, aklım sende.

Geliyorum.

Her biri on dakika arayla atılmış mesajlardı. Telefonumu göğsüme bastırdım, sanki ona sarılıyormuşum gibi. İçeride, yaşadığım evin salonunda oturmuş beni bekliyordu. İstediği oyuncağa kavuşan bir çocuk kadar mutluydum. Evladı olmayan bir kadına, Tanrının bir evlat bağışladığı zamanki hali kadar mutluydum. İçimdeki mutluluğu tarif edemeyecek, cümlelere sığdıramayacak kadar içim neşe doluydu. Yıllar sonra.

Saçlarımı geriye atıp, sevdiğim adamın yanına doğru adımlandım. Kahverengi tekli koltuğa oturmuş, kol dirseklerini bacaklarına dayamış, ellerini kavuşturmuş etrafı inceliyordu.

ACININ BÜYÜTTÜĞÜ KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin