31. BÖLÜM: "İNKİSAR"

7.4K 391 96
                                    


ACININ BÜYÜTTÜĞÜ KADIN

31. BÖLÜM: "İNKİSAR"

Nefesimi kesen bir ipe kendi parmak uçlarımla ilmek atıp, intihar ipimi hazırlamıştım yıllar önce. Ayaklarımın altında duran eski ahşap tabureyi de topuğumla devirmiştim. Şimdi ruhum gökyüzüne doğru süzülüp Tanrıya teslim olurken, gözyaşı dökemezdim.

Suçlu kalbimdi.

Suçlu zihnimdi.

Suçlu ruhumdu.

Kısacası, suçlu Kaya Sancaktardı.

İhanetin acı tadı hâlâ damağımı uyuştururken, titreyen ellerimle duvara tutundum. Yıllar önce kaçtığım eve, yıllar sonra onun yüzünden dönmüştüm. Ardımdan gelmişti. Sahi yüzüme bakacak, açıklama yapacak birkaç cümlesi var mıydı? Yoksa kalbimin yere düşen parçalarından birini şah damarıma dayamaya mı gelmişti?

"Neden?" diye fısıldadım titreyen dudaklarımı araladığım vakit. "Neden bana bunu yapıyorsun, neden beni öldürüyorsun ölüm meleği?"

Acının her zerresini hissettirmişti bana. Cehennemde yanmayı da öğrenmiştim, cennette susuz kalmayı da.

Kışın ortasında ısınmayı da öğrenmiştim, yazın kavurucu güneşinin altında üşümeyi de.

Fakat sevilmeyi öğretememişti bir türlü bana, sevilmenin eşsiz hissini aşılayamamıştı parça parça ayrılan ruhuma. Kötü bir hayat öğretmeniydi Kaya Sancaktar. Okyanus mavisi gözlerinin altında yatan saf ihaneti göstermemişti hiç. Yaşarken nefessiz kalacağımda bu kadar acı çekeceğimi fısıldamamıştı kulaklarıma.

Kapı tıklandı, kendime geldim. "Buğlem?"

"Efendim?" diye konuştum kapının ardındaki Nurcan Teyzeye.

"Seni görmek isteyen biri var, okuldan arkadaşınmış."

Gözlerimin içi yanarken, dilimi ısırdım hıçkırmamak için. Onun karşısında dimdik durmaya hazır değildim. Onu görüp, kahrolmaya hazır değildim. Onu görüp, bir kez daha ölmeye hazır değildim.

"Benim okuldan hiç arkadaşım olmadı Nurcan Teyze," dedim yanaklarım ıslanırken. "Benim hiç arkadaşım olmadı."

"Emin misin kızım?" diye tekrarladı Nurcan Teyze.

Ruhuma hançer savurup, yavaş yavaş kan kaybına uğratıp beni kanlar içinde bırakan adamın varlığını düşündüm. Vardı, kalbimin derinlerindeydi hâlâ. Oradaydı, kalbimin bir köşesine sinmiş okyanus mavisi gözleriyle beni izliyordu. Onu görmezden geldim.

"Eminim."

Derin bir nefes ilişti kulaklarıma. Ardından birkaç adım sesi, yalnızlığın ezgisi yükseldi bir müddet sonra odamın içinde. Yalnızlık katlanarak üzerime devrildi. Ağır adımlarla balkona ulaşıp yere düşen telefonumu kavradım ve içeriye geri girdim.

Ablam mesaj atmıştı.

Herkesten kaçsanda kalbinden ve ondan kaçamazsın, Buğlem. Eğer onu hayatından çıkarmak istiyorsan, öncellikle kafandaki soru işaretlerine bir cevap ver. Onunla konuş.

Sol gözümden bir damla yaşın umutsuz yaşam savaşı, telefonumun ekranında son buldu. Elimin tersi ile yanağımda gözyaşımın bıraktığı ıslaklığı sildim. Üzerimdeki hırkanın kollarını çekiştirdim ve telefonumu hırkamın cebine sıkıştırıp saatler sonra mabedimin kapısını araladım. Adımlarım geri gitmek istiyor, ona gitmemem için yalvarıyordu lakin kaçmadım. Onunla yüzleşmek zorundaydım, bugün değilse yarın, yarın değilse başka bir gün. Onunla konuşmak zorundaydım.

ACININ BÜYÜTTÜĞÜ KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin