11. BÖLÜM: "OKYANUSTA BOĞULAN SERÇE"

8.2K 470 28
                                    

ACININ BÜYÜTTÜĞÜ KADIN

11. BÖLÜM: "OKYANUSTA BOĞULAN SERÇE"

Kimsesizliğin kolları aciz bedenime sarılmış, ruhumla birlikte beni buradan götürmek istiyordu. Emanet ruhumu, bedenimden alıp beni acizliğimle baş başa bırakmak istiyordu.

Kadere inanıyordum, alnımızda yazılmış yazılara da. Ama ben, alnıma yazılmamış bir adam için gözyaşı döküyordum her defasında. Onun alnında başka biri yazıyorken, ben de tek bir şey yazıyordu; acı çekmek. Bunun adil olmadığı zihnimin en ücra köşelerinde yankılanırken, durumu çok sonradan kabullendim. O, kusursuzluğu ile bir okyanustu. Ben ise, o okyanusta boğulan serçe.

Karşımdaki kadının beline kadar inen kızıl saçlarına baktım bir süre, sonra bembeyaz tenine, gözlerim ise ormanları ağlatacak, ağaçları isyan ettirecek kadar güzel yeşil gözlerine tırmandı. Kalbim serçe gibi atıyordu. Çok güzeldi, can acıtacak kadar...

"Konuşabilir miyiz?" diye sordu usulca Yasemin.

Kaya'nın gözleri bir anlığına beni bulduğunda, burada gereksiz olduğumu anladım ve dudaklarımı zaruretle araladım. "Benim biraz işim vardı, görüşürüz."

Okyanus mavisi sadece kafasını aşağı yukarı salladı. Gözlerimin içi cehennem gibiydi, kapattığım an içeride intihar etmek için can atan gözyaşlarım dökülecekti ve bu benim en son isteyeceğim şeydi. Uzun tırnaklarım avucumun içini delerken, bacaklarım yorgun bedenimi taşımıyordu.

Onların yanından yavaşça ayrıldığımda, üç yıl boyunca yaşadığım derin acıyı düşündüm. O kadar ağlamış, o kadar yalvarmıştım ki Tanrıya, en sonunda okyanusu bana vermişti fakat şimdi onu geri alıyordu. Elindeki son parasıyla kendine balon almış, lakin o balon ellerinden uçup gökyüzüne kaçan bir çocuğun üzüntüsünü yaşıyordum. Evet, elimde değildi ama yüreğimin tam ortasında tahtını kurmuştu. Tahtının uçları her ne kadar yüreğimi kanatsada, bu acı bile onun için değerdi.

İçimdeki kız çocuğunun zihnime fısıldamasını ve beni kendime getirecek cümleler kullanmasını istiyordum. Ses vermedi.

Onlardan bir hayli uzaklaşıp, kendimi bir banka attım ve kulaklığımı çıkarıp kulaklarıma taktım. Kimsenin sesini duymak istemiyordum. Tek istediğim bir sonraki dersin gelmesiydi.

Kolumdaki saate baktım, tam bir saat vardı. Bir saat sonra derse girip çıkacaktım ve ablamın yanına gidip, sarılacaktım bu hayattaki tek dayanağıma. Beni kendime getirecek birkaç cümle kuracak sonra da saçlarımı okşayacaktı bir anne gibi...

Yanımda bir hareketlilik hissettiğimde, yan gözle yanıma oturan kişiye baktım. Yüzü hiç tanıdık gelmiyordu, gözlerimi yanımdaki kişiden alıp yere sabitledim. İçimdeki arzu, okyanus mavisinin yanında durup ne konuştuklarını dinlemekti. Ama sadece isteğim elimde kalıyordu. Gözlerimden her an düşecek olan gözyaşlarımı görmezden gelmek istiyordum ama imkânsızlığa bürünmüşü bu isteğimde.

Yanımdaki kişi omzuma dokunduğunda irkildim ve kulaklığımın tekini çıkardım. "Korkuttum mu, özür dilerim."

ACININ BÜYÜTTÜĞÜ KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin