32. BÖLÜM: "BİRKAÇ SAYFA HATIRA"

7.1K 388 50
                                    

Bölüm şarkısı: Çağan Şengül- Bir Deli Hasret

ACININ BÜYÜTTÜĞÜ KADIN

32. BÖLÜM: "BİRKAÇ SAYFA HATIRA"

Acının Büyüttüğü Kadın.

Kendime taktığım isim buydu. Acının kolları arasında nefes alıp vermiş, içindeki çocuğu bir hastanenin odasında ölü bulmuş ruhuma verdiğim isim buydu.

Acının Büyüttüğü Kadın. Bu bendim, hislerini saksıya ekip büyümesini bekleyen, her gün şarkılar türküler fısıldayan, içimdeki hislerin büyüyüp filizleneceğini düşünen kişiydim.

Hislerim büyümüştü evet fakat filizlenip avuçlarıma umudun tohumlarını bırakmamıştı. Şimdi viran bir halde, dizlerimi karnıma çekmiş oturduğum yerde ufacık olmuş vaziyette boş bakışlarımla dışarıyı izliyordum. Gözyaşlarım nihayetinde kurumuş, kirpiklerim ıslanmaz olmuştu.

Gözyaşlarım kalbime damlıyordu artık.

Dışarıya akıtacağım tek bir acım bile kalmamıştı. Kaya'nın mesajını gördükten sonra uyuyamamış, sürekli aktifliğini izlemiştim telefondan. Garip, ondan kaçarken bile ona gidiyordum her defasında. Artık ona adım atacak takatim yoktu, dizlerim kanlar içinde kalmıştı. Her gittiğimde yere çakılmaktan yorulmuştum, her gittiğimde düştükten sonra ellerime bulaşan çamurla ayağa kalkmaktan yorulmuştum.

Soğuk hava tenime işlerken, gözlerim kapandı yavaşça. Onu çok özlemiştim, gözlerim her yerde onu arıyor, burnum kokusunu istiyordu fakat bunlar olurken ihanetin acılığı kalbime sızıyordu her defasında.

Acının Büyüttüğü Kadın, acı çekmekten yorulmuştu.

Telefonumun melodisi sessizliği parçalara ayırırken, hemen yanımda duran telefonumu elime aldım. Atakan arıyordu, birkaç gün önce onu aramış kendime gelmiştim ve son günlerde sık sık beni arıyor, halimi hatırımı soruyordu.

Rezalet haldeydim işte.

Telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Efendim?"

Enerjik sesi kulaklarımı şenlendirdi. "Ne yapıyorsun, nasılsın?"

"Ahmet Kaya diyor ya hani, "Dışarıda kar yağıyor, benim içime yağmur." Öyleyim işte. Kar yağıyor dışarıda, balkonda onu izliyorum. Sen nasılsın?"

Gözlerim gökyüzünden ahenkle dökülen kar tanelerine kayarken, gülümsedim istemsizce. Onu görmeyeli epey zaman olmuştu. Bir haftaya yakın süredir sesi kulaklarıma ilişmemiş, gözlerim gözlerine değmemişti. Benim istediğimi yapmıştı işte, hayatımdan gitmişti. Peki yaşadığım acı neden dinmiyordu?

"İyi değilim Buğlem," dedi Atakan sessizce. "Sen oradasın, yardım edemiyorum sana. Yanında olamıyorum, yine acını tek sırtlanıyorsun. Lütfen dön, dön de yardım edeyim sana."

Gülümsedim zaruretle. Günler sonra kirpiklerim tekrar ıslandı, gözyaşlarım yanaklarımdan süzüldü. "İyileşip geleceğim, dimdik şekilde."

"Yapma şunu işte," dedi Atakan. Kaşlarını çattığını hissettim. "Tek başına iyileştin bu zamana kadar, bırak bu defa çevrendeki insanlar elinden tutsun."

"Elimden tutan kişi, beni uçurumdan itekledi. Bak burası senin mezarın, ben de senin cellâdın dedi. Şimdi yaptığım hatanın..." dilimin uyuştuğunu hissettim. Boğazıma dizildi tüm kelimeler, her harf intihar etti ses tellerimde. Onun hata olduğunu kabullenemedim. Oysa o hata olamayacak kadar güzel, gerçek olamayacak kadar yalandı. Hayır, hata olan o değildi. Hata olan bendim.

ACININ BÜYÜTTÜĞÜ KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin