36. BÖLÜM: ''ACI TEBESSÜM''

5.8K 270 45
                                    

Bölüm şarkısı: Yasir Miy- Su

ACININ BÜYÜTTÜĞÜ KADIN

36. BÖLÜM: "ACI TEBESSÜM"

Okyanusun altında nefesimin kesildiğini, kesildikçe çırpındığımı, çırpındıkça derin suların dibine çöktüğümü hissediyordum. Tenimin altından işleyen okyanusun korkunç hissini, çırpınışlarımdan dolayı bulanık suyun altına gömüldüğüm gerçeği yüzüme vuruyordu.

Kaderimin çizgisi o gece, o fırtınanın şiddetiyle saçlarımın uçuştuğu 6. Kattaki camdan ayaklarımı sarkıtarak ölümün soğuk nefesini ensemde hissetmemle birlikte, boynuma dolanıp kendini ve beni yok etti. O yağmur tanelerinin avucumu doldurması yaşamımın sonu değil başı oldu.

Telefonda rastgele bir şarkı açıktı, kulaklarımda kulaklığımla yürüyordum okulun bahçesinde. Kafamda milyonlarca düşünce girift halde özgürlüğü beklerken, ben rüzgârın saçlarımı dağıtmasından hoşnuttum. Dudaklarım yukarıya kıvrılmış, ellerim ceketimin ceplerine sıkışmıştı.

Toparlanıyordum. Kalbim kırık, ruhum paramparçayken ben avucumda kalan birkaç hatıra ile ayakta durmaya çalışıyordum.

Fakültenin önüne vardığımda derin bir soluk bahşettim ciğerlerime. Her şeyin başlangıcı olan mutluluğu da hüznü de bana veren okulu inceledim uzaktan birkaç dakika boyunca. Bahar döneminin ilk günüydü bugün, günler sonra insan içine karışacağımın bilincindeydim ve bu düşünce artık beni korkutmuyor bilakis mutlu ediyordu. Ablama söz vermiştim, iyi olacaktım.

"Buğlem?"

Adımın kulaklarımı doldurmasıyla birlikte kulaklığımın tekini çıkarıp yanımda yüzümü inceleyen İnci'ye baktım.

"Efendim?"

"İyi misin?" diye sorduğunda dudaklarım yukarıya kıvrıldı ve kafamı olumlu anlamda aşağı yukarı salladım.

"Çok iyiyim, sen nasılsın?" dedim sesimi diri tutarak. Tutmak zorundaydım, eski günlerin acısını artık omuzlarımda taşıyacak gücüm kalmamıştı. Onları birer yük haline getirmiş, yıllarca sırtımda taşıyarak kendime işkence etmiştim.

"İyiyim," dedi İnci gülümseyerek.

Birlikte günlük sohbetler ederek yönümüzü çevirip kantine uğradık ve birer kahve aldık. Sıcak kahvenin tüten dumanı yüzümü ısıtırken boş masanın birine bıraktım ve oturdum. İnci de yanıma oturduktan sonra yüzümü inceledi.

"Kaya'ya bu ay hiç ulaşamadım, haberin var mı senin? Evine uğradık Sarp'la ama yalnız kalmak istediğini dile getirdi, üzerine gitmedim bende."

Kaya... mavi gözlü ölüm meleği, ruhunu ruhuma dolandıran adam, elindeki hançeri korkamadan kalbime saplayıp sonra bana aşık olduğunu söyleyen okyanus mavisi...

Pirüpak sevgimi lekeleyen, sonra da karşımda dimdik duran güzel gözlü Kaya Sancaktar.

Sessizliğim İnci'nin ela gözlerinde geçen tedirginlikle yok oldu. "Var," diye sessizce cevap verdim. Az evvel diri tutmaya çalıştığım sesime ölüm bulaştı. Sessizleşti, soğuklaştı.

İnci kollarını masaya dayadı ve yüzünü bana doğru uzattı. "Bir şey mi oldu?"

Kafamı aşağı yukarı salladım yavaşça. "Oldu, çok şey oldu." Derin bir nefes aldım lakin nefesim zehir olup ruhuma aktı. Zihnimdeki zehirli sarmaşıklar birbirine dolandı, zihnimi zehirledi. Her yerimden zehir akıyorken omuzlarımı dikleştirdim. Ben suçlu değildim, ben sadece aşk denen girdaba düşmüş, oradan sağlam çıkmayı başaramayan, harabeye dönmüş bir kadındım.

ACININ BÜYÜTTÜĞÜ KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin