24. BÖLÜM: "GEÇMİŞİN ÇIĞLIĞI"

7.1K 429 163
                                    

ACININ BÜYÜTTÜĞÜ KADIN

24. BÖLÜM: "GEÇMİŞİN ÇIĞLIĞI"

Ölümle yaşam arasındaki ince çizgide ip atlayan küçük bir kızın omuzlarına tonlarca ağırlık yüklendi.

Karanlık çöktü.

Sert bir poyraz çarptı kızın suratına, avuçlarının içinde sıkı sıkı kavranmış ipi de beraberliğinde götürdü. Kız, anne şefkati yerine acının tatsız kolları arasında büyüdü. Kimsesizlik yankılandı kızın kulaklarında.

Bir melek öldü.

Bir şeytan doğdu.

Bir şeytan fısıldadı, binlerce melek ağladı.

O küçük kız bendim, geçmişin çığlıkları yüzünden sağır olan, zihnindekileri silmek yerine onların üzerine beyaz bir örtü çekip örtünün kirlenmesini sağlayan kız bendim.

Bir yarası iyileşmeden, ruhunda başka bir yara açılan küçük kız çocuğu bendim. Geçmişin ayak izlerini taşıyan, ölülerin çığlıklarını duyan, korkulu gözlerle etrafına bakıp, bacaklarına sarılan kız çocuğu bendim.

Yapacağım itiraf, onu benden uzaklaştırabilirdi. Ama içimden bir ses, yaşadığım acı dolu günleri silmek için uğraşacağını fısıldıyordu. Ona güveniyordum, en az onu sevdiğim kadar. Kabanıma daha çok sarılıp, bacaklarımı kendime çektim ve kafamı duvara yasladım. Kahverengi gözlerim gaz lambalarını yakan okyanus mavisine değince derin bir nefes aldım.

Dans ettikten sonra, sessizce beni kalabalıktan sıyırmıştı. Konuşmadan geçen araba yolculuğunun ardından tekrar burada, ağaç evdeydik. Elindeki kibrit çöpüne yavaşça üfledikten sonra, ağaç ev tamamen aydınlanmıştı.

Okyanus mavisi, nefesinle yanan ruhumu da söndürür müsün? Beni bu karanlıktan kurtarıp, aydınlığa kavuşturabilir misin?

Katlı bir biçimde duran battaniyeyi açıp yanıma oturdu. "Üşümüyorsun, değil mi?"

Titriyordum fakat üşüdüğümden değil, korkumdandı. Geçmişimin karanlık yüzüyle yüzleşmeye hazır değildim.

"Biraz," dediğimde elindeki battaniyeyi ikimizin bacaklarına örttü ve sessizce kafasını duvara yasladı.

Aramızda sessizlik peyda olurken, ruhuma oluk oluk işleyen endişeyle tırnaklarım etime gömüldü.

"Bunu yapmak zorunda değilsin."    Kaya sessizliğe hançer savurduğunda, sessizliğin soyut kanının kokusu burnuma doldu.

"Yapacağım," dedim kuvvetsiz sesimle. Güçsüzdüm, ilk defa kendimi bu kadar güçsüz hissediyordum. Kaya sessizlikle beni cevapladığında, gözlerim ona döndü.

Gaz lambasının ışığı güzel yüzünü aydınlatırken, titreyen alt dudağımı durdurmak adına dişledim. Ve dudaklarım, geçmişe açıldı. Yıllar sonra ilk defa açacaktım bu konuyu.

"Ailem beni çok seviyordu, biliyor musun?" dedim fısıldayarak. Nereden başlayacağım hakkında bir fikir sahibi değildim.

Sessiz kaldı.

ACININ BÜYÜTTÜĞÜ KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin