29. BÖLÜM: "ACININ AYAK İZLERİ"

7.4K 410 162
                                    

ACININ BÜYÜTTÜĞÜ KADIN

29. BÖLÜM: " ACININ AYAK İZLERİ"


Bazen, bilhassa gökyüzünün kostümü olan yıldızlar geceye ışık tutarken kalbimin derinliklerinde çalan çanları susturamıyordum. Gözlerimi kefen gibi örten gözkapaklarımı aralamak mümkün olmuyordu bu tür gecelerde. Gecenin keskin soğuğu sırtıma çullanırdı bu tarz gecelerde.

O gecelerden birindeydim.

O gecelerden birindeyim.

Soğuktan kızaran parmak uçlarımla zorla tuttuğum kalemin soğuk metali daha çok üşütürken tenimi, ders notlarıma göz gezdirip yeterli olduğunu düşünerek kalemi bıraktım ve ayaklandım. Balkonun soğuk ayazında yarın ki sınava çalışıyordum. Hayır, çalışıyorduk.

Okyanus mavisinin soğuktan kızaran burnuna baktım ve gülümsedim derince. Yeni yıldan sonra aramızdaki buzdan duvar, ruhumuzdaki alevlerle sönmüştü. Eskisi gibiydik, belki daha fazlasıydık. Bu durumdan hoşnuttum, satırlara sığdıramadığım adamı aylara sığdırıyordum artık. Yanımdaydı, yakınımdaydı, onunlaydım, benimleydi.

"Üşümüşsün," diye mırıldandığımda mavi gözlerini ders kitaplarından kaldırıp bana çevirdi. Geceye ışık tutuyordu okyanus mavisi gözleri, geceme yıldız oluyordu dudak kenarındaki çukurlar.

"Balkonda ders çalışmak pek mantıklı değildi," deyip elindeki siyah kalemi bıraktı ve ayaklandı benim gibi. Dudaklarım yukarıya kıvrıldı, ruhum yapboz parçaları gibi bir araya gelirken. Parçalanmış ruhumu bir araya getiriyordu dudaklarından düşen her kelime.

"İçeriye girelim," dediğimde masanın üzerinde duran notları ve birkaç ders kitaplarını birlikte toplayarak içeriye girdik sessizce. Koskoca dönemi deviriyorduk, ardından güzel bir tatil zamanı bizi bekliyordu. Elimdeki kitapları orta sehpaya bırakıp, yumuşak koltuğun üzerine bıraktım üşümüş bedenimi.

Tekrar benim evimde, benim yanımdaydı. Tekrar evimin salonuna kokusunu bırakıyordu, tekrar kalbime imzasını atarken.

Heybetli vücudunu yanıma bıraktığında göğsümü döven kalbimi görmezlikten geldim. Aylardır yan yanaydık lakin hâlâ bedeni bedenime yakınken kalbim hızlanıyordu. Sahi, ruhu ruhuma dokunurken güçsüz kalbim dayanabilecek miydi bu heyecana?

"Yarınki sınava hazır mısın?" diye sorduğunda yorgunlukla gözlerimi kapayıp açtım.

"Birincilik benim, Kaya." Dudaklarımdan düşen cümle, okyanus mavisi gözlerinin kısılmasına neden oldu. Dudaklarında ezberimi bozan bir gülümseme oluşurken, kahverengi gözlerim yüzünün her zerresini taradı.

"İddiaya var mısın?" deyip serçe parmağını havaya kaldırarak bana uzattı. Serçe parmağımı serçe parmağına geçirdim. Parmaklarımızdaki soğukluk, bir araya gelince yangın yerine döndü.

"Neyine?" diye sorduğumda, içimden bu halimize tebessüm ettim. Çocuk gibiydik.

"Bu dönemin birincisi ben olursam, ki ben olacağım bana çay yapacaksın."

Kalbim hızla atarken, aklıma kamp geldi. Çay sözümüz vardı ve gözlerindeki ışıltıda gördüğüm kadarıyla onu kast ediyordu.

"Bunun için iddiaya gerek yok, istediğin zaman sana çay yapabilirim."

Dudaklarımdan intihar eden cümlelerim, onun dudaklarında can buldu sanki. Dudakları yukarıya kıvrıldı.

"Biliyorum," dediğinde sesindeki yumuşak ton kalbimde sıcaklığa yol açtı.

ACININ BÜYÜTTÜĞÜ KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin