(Yorum bırakmayı unutmayın💉❤️)
Bölüm 6: Islık
"Tekrar gelecek misin doktorum?*"Kollarını boynuma dolamış saçları yüzüme çarparken ara vermeksizin konuşuyordu. Tatlı sesini çok özlemiştim.
"Nasılsın?" Dedim saçlarını okşayarak. Minik tebessümüne karşılık heyecanla sorduğum soruya hızlıca yanıt verdi.
"Daha iyiyim Alp abi, biliyor musun kilo bile aldım" dedi minik altı parmağını bana gösterip "Tam altı yüz gram. Annem söyledi"
Annesinden bahsettiği an elinde koca bir valizle babası ve annesi geldi. "Alp, nasılsın?" Dedi babası gülümseyerek.
"İyiyim hocam" Babası bizim hastanenin önemli cerrahlarından biriydi. Annesi ise başka bir hastanede diş hekimiydi.
"Odamı çok özledim" dedi bir anda Fidan. Minik parmakları iki parmağımı kavrayıp hızlıca beni çekiştirmeye başladı. "Hadi odama gidelim. Yeni posterler aldım onları asalım mı?"
"Hemen!" Dedim onun çocuksu sevincine tıpkı onunki gibi karşılık vererek. Ayağa kalktık ve Fidan'ın önderliğinde hastaneye doğru ilerlemeye başladık.
Ama unutmadığım birisi vardı. "Bir dakika Fidan" dedim o ne olduğunu anlamayan bakışlarla beni süzerken.
Banka doğru yürüyüp "Kendi başına hastaneye gidebileceğini sanmıyorum" İri bal gözleriyle ona uzattığım ele baktı.
"Peki" dedi isteksizce teklifimi kabul edip. O koltuk değneklerine asılırken bir yandan Fidan'ın babası Serhat hocası gelip ona yardım etti, bende onu omzundan tutup yardım ettim.
Babasının ve en yakın arkadaşının ilgisinin genç kıza çekildiğini gören Fidan ise minik bir kıskançlık kıvılcımının etkisiyle yanıma koşup koluma sarıldı.
"Benim odama gidiyoruz" diye hızlıca hatırlatma gereği duydu.
"Tamam, senin odana gidiyoruz" dedim bu kıskançlığı anlayıp sakince tebessüm ederken.
💉💉💉
"Baaaak bu Bloom, bu Stella, bu Flora, bu Layla, bu Tecna ve bu da Muisa" Sanki çok anlıyormuşum gibi kafamı salladım.
"Winx'i çok seviyorum ve ben Flora'yım. Çünkü bende çiçekleri çok seviyorum ve ona benziyorum. Saçlarım da kahverengi ve onun gibi esmerim. Evet evet ben doğa perisi Flora'yım kesinlikle" O anlatmayı sürdürürken ben posteri onun istediği şekilde asmakla meşguldüm.
"Sen de şey ol..."
"Kızıl saçlı kız falan mı?" Dedim gülerek.
"Hayır! Onların sevgilileri var. Çok yakışıklılar. Sen şey ol, hımmm. Brendan" Posteri astıktan sonra sanki toza dokunmuşum gibi ellerimi birbirine sürttüm.
"Evet, bitti. Kim bu Brendan?"
"Hımmm, o çok yakışıklı Sky'dan bile. Zaten ben Sky'ı sevmiyorum, keşke en güçlü o olmasaydı keşke Brendan olsaydı. Zaten sen de Brendan'a benziyorsun. İkizinde saçları kahverengi ama seninkinin şekli onunkinden farklı ve şeyyy, onun gözleri de kahverengi. Senin kahverengi değil değişik"
Kollarımı göğsümde toplayıp güldüm "O nasıl oluyor? Benim gözlerim koyu mavi"
"Ama koyu yeşil giydiğinde yeşil oluyor"
"Ama sadece koyu yeşil giydiğimde"
"Olsun. Keşke benim gözlerimde böyle olsa ama biraz farklı, ne renk giysem gözlerim o renk olsa. O zaman her gün mor giyerdim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİSK-İ AMBER
Teen Fiction"Üç ay ömrü olan birine aşık olunmaz doktor!" Bu mum ve kibrit'in aşkı Alp hastalarının iyileşmesi için çabalayan bir doktor, İpar osteosarkom kanserine yakalanmış ölümü kabullenen genç bir kız. Çok zıt karakterlerine tezat birlikte ayakta durmayı...