Bölüm 11: Gri Kafes
"Bünyem acıya hala dayanaklı*"Yazardan:
Genç kız usulca arkasından baktı doktorun.
Yaptığı iş miydi şimdi? Kendi sorumsuzluğunun bedelini o çekecekti şimdi.
"Beceriksiz! Eğer ilk başta bu işi başarabilseydin şimdi sen de o da rahat edecek, herkes kendi yoluna bakacaktı" diye söylendi kendi kendine.
Umutsuzca gözlerini doktorun saçlarından çekti.
Her taraf üstüne geliyordu adeta. Sıkışmış gibi hissetti kendini. Gri duvarlar kafes olmuş onu bırakmıyordu. Kaçamazdı.
Gerçi onun buradan kaçma isteme sebebi zaten hastane değildi.
Ne tedavi ne başka bir şey.
Onu hayattan soğutan, kendinden bile uzaklaştıran başka bir musibet vardı üzerinde.
Kederli bakışı onun gözlerine ilmek ilmek işleyip sonra oymayı bekleyen bir bela vardı üzerinde.
Bunları düşündükçe gerildi tekrar genç kız. Dudaklarını birbirine bastırdı sıkıca. Hayır, ağlamamalıydı.
Doğru zaman değildi.
Sonra düşündü birden, ağlamanın zamanı olmazdı, şiddeti olmazdı, azı çoğu olmazdı. Tek bir şey vardı. Bu eylemi yaptıran şey insanın canını yakardı. Gerisi belliydi zaten. Gözyaşları...
Odasına doğru yol alacakken işittiği bir sesle olduğu yerde durdu.
"Bakar mısınız?"
Bir an kendisine mi söylendi yoksa başkasına mı diye karar kalsa da arkasını döndü.
O an hiç beklemediği biriyle karşı karşıya geldi.
Siyah pantolonu ve üstünde beyaz sweatshirt' i dik duruşlu ama mahrur bakışlı bu kişiyi hemen çıkarttı.
"Siz..." Diyebildi sadece.
"Evet..." Kelimeler yetersiz kalmıştı onun utancını ifade edebilmek için. "Konuşabilir miyiz?" Dedi elinden tuttuğu Fidan ile birlikte ona yaklaşarak.
Küçük kız ikili arasında yaşanan şeyleri bilmediğinden elinden tuttuğu genç kıza sordu. "Neden onunla konuşuyoruz Selin abla?"
İstemsizce İpar'ı kıskanmıştı Alp'ten dolayı. Bu ufak kıskançlık silsilesi hafiften kine dönmeye başlamıştı bile.
Kahverengi saçlarını bir kulağının arkasına itip küçük kıza şefkatle baktı Selin. "Çünkü ondan özür dilemem gerek" diye fısıldadıyıp aralarında geçen bu minik diyaloğu sonlandırdı.
"Ne hakkında konuşacağız?" Dedi İpar sakince.
Hayal meyal hatırlıyordu yüzünü. Ama sesini hiç unutmamıştı genç kızın.
İpar'ın yanına vardığında ilk önce koltuk değneklerine sonra vücuduna baştan aşağı baktı. En son bal rengi gözlerinde duraklayıp dudaklarını ıslattı ve derin bir nefes alıp nihayetinde konuşmaya başladı.
"Ben senden gerçekten çok özür dilerim. Bunun hiç bir bahanesi olamaz biliyorum. Ama senden beni affetmeni diliyorum"
İpar bu sözler üzerine hiç düşünmeden kafasını salladı. "Mühim bir şey değil, en fazla ailemin kaderini aynı şekilde bende yaşayacaktım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİSK-İ AMBER
Teen Fiction"Üç ay ömrü olan birine aşık olunmaz doktor!" Bu mum ve kibrit'in aşkı Alp hastalarının iyileşmesi için çabalayan bir doktor, İpar osteosarkom kanserine yakalanmış ölümü kabullenen genç bir kız. Çok zıt karakterlerine tezat birlikte ayakta durmayı...