Satır aralarına yorum bırakmayı unutmayın lütfen ^^
Bölüm 35: 00.02Zerrin'in "Ölüm saati... 00.01" sözleri odada yankılandığında Taner tüm hastaneyi inletecek bir bağırışla nişanlısının adını haykırdığında Senem onun daha fazla ümitlenip üzülmemesi için prizin yanına gidip derin bir nefes aldıktan sonra fişi çekti.
Taner bağırıp artık yaşamayan sevgilisine yalvarırken Zerrin odanın en soğukkanlılısı olduğu için genç kızın yanına gidip yüzünü bembeyaz çarşaf ile kapattı.
"Örtmeyin onun yüzünü!" diye bağıran Taner direnişinin beyhude bir çaba olduğunu sinir havliyle idrak edemese de bir ümit genç kızın gözlerini açması için ağladı.
Ancak tıp yalan söylemezdi. O da biliyordu, genç kızın bir daha gözlerini açmayacağını.
Kapıdaki bir hemşire Senem'in el işaretinden anladığı kadarıyla içeri geldiğinde, Senem hoca o hemşireye ve Hazal'a dönüp "Hadi, onu götürün." dediğinde gidecek kişinin kim olduğunu belliydi.
"Şimdi de onu benden kaçırıyor musunuz?" diye genç adam göz yaşları eşliğinde elini yumruk yapıp vurduğunda Alp ve Kerem onu tutmaya devam ediyordu.
Hazal donup kalmış bir vaziyette hayatını kaybeden genç kıza baktığında Zerrin'in "Hazal, çabuk." sözleri ile kendini toparlayıp genç kızı odadan çıkarmak için sedyeninin yanına gittiler.
"Gitme Bahar gitme!" diye bağıran Taner'in sesini duydukça kendini daha kötü hisseden genç kız hemen odadan çıkması gerektiğini fark etti. Böylece Taner'in gözlerini önünde ağlayıp onu daha çok üzmeyeceklerdi.
Hazal ve diğer hemşire birlikte sedyeyi odadan çıkarttıklarında Taner sedyeye dokunabilmek için var gücüyle ileriye uzandı. Ama ne kendisinde güç kalmıştı ne de onu serbest bırakırlardı.
"Sakin ol oğlum, sakin." diyerek Alp odadan çıkartılan sedyeden bakışlarını çektikten sonra Taner'e döndü.
Taner ağlayıp "Olmadı!" diye ağladı. "Olamadı, mutlu olacaktık olmadı! Beni bıraktı!"
Alp onu tutmayı bırakıp sıkıca sarıldı. Taner bitkin bir halle "Beni ona götür Alp!" diye bağırarak ağladığında Alp kafasını salladı.
"Birazdan."
Genç adam kendini yere bırakıp fayansa yumruk ata ata ağladığında Kerem de Alp de onu bırakıp acısını yaşaması için ona müsaade ettiler.
Odadaki herkes gözyaşları içinde genç kız için üzülürken İpar sadece genç kız için değil, Taner içinde üzülüyordu.
Arkada kalan içinde zordu hayat... Onun eksikliği ile yaşamak ne kadar da zordu.
Taner kafasını yerden kaldırıp boş boş etrafa bakındı bir müddet. Ailesi onun ne yapmaya çalıştığını anlamadığında doktorlar ani bir krizden şüphelenmişlerdi.
Zerrin sessizce Kerem'e "Sakinleştirici. Derhal!" dediğinde Taner hızla ayağa kalkıp koşmaya başladı.
"Taner!" diye hep bir ağızdan çıkan sesi umursamayan Taner nereye gideceğini biliyordu. Morga...
İkişer üçer indiği merdivenlerin ardından morgun kapısının önüne gelen Taner kapıya sert tekmeler atıp "Bahar!" diye bağırdığında içerdekiler kimin geldiğini anlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİSK-İ AMBER
Teen Fiction"Üç ay ömrü olan birine aşık olunmaz doktor!" Bu mum ve kibrit'in aşkı Alp hastalarının iyileşmesi için çabalayan bir doktor, İpar osteosarkom kanserine yakalanmış ölümü kabullenen genç bir kız. Çok zıt karakterlerine tezat birlikte ayakta durmayı...