Satır aralarına yorumlarınızı bekliyor olacağım.
Bölüm 47: Ölü Oyuncaklar
"Fidan'ı kontrol ettin mi?" Yanına uzanan genç adamın saçlarını okşamaya başlayan İpar kedi gibi mayışan adama baktı.
"Uyuyordu." Saçında dolaşan ince parmaklardan rahatsız olmak yerine huzurlu hisseden genç adam ekledi "Pudingini de bıraktım. Biraz erken oldu ama... Almıştım işte."
İpar omzunu silkip "İyi yapmışsın." dediğinde genç adam tavana baktı.
"Aslı da pudingi çok severdi. Bu yüzden ben de hala puding yediğimde ablamı hatırlayıp yiyorum." Genç kız onu izlediğinde o da sakince devam etti. "Bazı şeylere istemesek de bazı anlamlar yüklüyoruz ve bunlar ne yaparsak yapalım asla zihnimizi terk etmiyor. Ve... sanırım bazen onlara boyun eğmek zorundayız."
Kafasını sallayıp "Ben babamı çok severdim." dedi genç kız yavaş yavaş kullanmaya alıştığı peruğu düzeltip. Alp'in ablasıyla olan anıları ona babasını hatıratmıştı. "O da bana dondurma alırdı. Ama çilekli."
Alp gülümseyip kırdığı dizini uzattığında genç kız onun iyice uzamış kahverengi yumuşak saçıyla tekrardan oynama başladı. "Hep gittiğimiz bir pastane vardı babamın iş yerinin yakınlarında. Çıkışta beni alıp oraya götürür iki top çileğin yanında farklı bir top dondurma daha ekletirdi. Bazen çikolata bazen limon bazen vişne bazen de portakal. Ama ben en çok kavunu yakıştırırdım yanına."
Alp onun yüzündeki buruk gülümsemeden nasibini alıp dirseklerinin üstüne çıkıp genç kızın pembeleşmiş yanağına bir öpücük kondurdu ve "Kantine mi insek? Bu mevsim de dondurma bulamayabiliriz ama çilekli milkshake bulabiliriz. Erimiş dondurmaya benziyor zaten." diyerek bir fikir sundu.
İpar bu fikri düşünmesine bile müsade etmeden izinli gününde oluşunun ona sağladığı bu fırsatı değerlendirmekten çekinmeyip başka bir seçenek sundu. "Ya da bizzat yerinde içebiliriz."
Genç kız "Fidan uyanabilir. Ona bir söz vermiştin." diyerek belki de kendine geleceği, toparlanacağı o sokakları görmek için fırsat sunan bu muazzam teklifi reddettiğinde genç adam önce yataktan kalkıp ayakalarını ayakkabılarına geçirdi ve ayağa kalktıktan sonra elini kullanmadan onları giymeye çalışırken genç kıza karşılık verdi,
"Biliyorum. Ama narkoz yüzünden kolay kolay uyanamaz. Vücudu zaten epey yorgun." dediğinde İpar kafasını sallayıp hazırlamak için ayağa kalkmaya çalıştığında güçsüz dizleri onu ayakta tutamadı.
Yere düşmemek için genç doktorun yakasını tutan genç kız, kendisini belinden yakalayan doktordan ayağa kalkmak için çabaladığı sırada zoraki özür dileyebildi.
"Affedersin."
Genç adam ise "Bana sarıldığın için özür mü diliyorsun?" diyerek konuyu güzel bir yere bağlandığında genç kız gülümsedi.
Titreyen dizlerinin üzerinde durmak için hala Alp'e tutunmaya devam ettiğinde oyalanmayacağını "Üzerimi değiştirmem lazım." diyerek belli ettiğinde genç adam geç kalmaktan değil onun bu halde zorlanacağını düşündüğü için istemsizce çattı kaşlarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİSK-İ AMBER
Teen Fiction"Üç ay ömrü olan birine aşık olunmaz doktor!" Bu mum ve kibrit'in aşkı Alp hastalarının iyileşmesi için çabalayan bir doktor, İpar osteosarkom kanserine yakalanmış ölümü kabullenen genç bir kız. Çok zıt karakterlerine tezat birlikte ayakta durmayı...