3.Bölüm (tartışma)

4.7K 165 1
                                    

Bu adamda kim? Dilim tutuldu çok güzel güldü. O gülüşüyle kalbime bir ok saplandı sanki.

"noldu küçük hanım, kızardın birden " tabi ya yüzüm açık , şalımla yüzümü kapattım, gülmesi daha da şiddetlendi. "niye gülüyorsun ağam" sinirli söyledim.

"ağam ha güzel, kim olduğumu biliyosun yani, müstakbel kocan oldumu!!" ne ne kocası bee.

Bunu sesli söyledim galiba adamın gülen suratı buz kesti, dudakları dümdüz oldu. "senin kocan, evleneceğin adam, altına gireceğin adam" her kelimesinde bana daha çok yaklaştı. Peçemi açtı son cümlesini söyledi. Gözlerim faltaşı gibi açılmıştı ne diyor bu ağa bozuntusu . Geri çekildim.

"kimsin sen, ben seni tanımıyorum, yaklaşma bir daha bana, sen kimsin ki yaklaşmaya cüret ediyorsun bana ha kim?" sonunu tükürürcesine söyledim.

Dişlerini sıkıyordu , gözlerine baktığımda gözünün birinin saptırdığını gördüm o simsiyah gözleri dahada koyulaştı beni öldürücek sandım biran.

Kolunu belime attı hızlıca kendine çekti benim başım onun çenesini altınada kalıyor çok uzun 1.90 var galiba ben 1.74 düm boyum gayet uzun aslında. Ne diyorum ben ya "bırak beni, pislik dokunma bana" belindeki eli sertleşti, daha çok sıkmaya başladı, baş parmağı ve işaret parmağı ile çenemi tutu, burnumun ucunu öptü "ben senin mustakbel kocan Boran miroğlu" dedi dudaklarıma yapıştı.

Ne olduğunu başta idrak edemedim , dudakları benim dudaklarıma değiyor. Kalbimin sesinden kulaklarım sağır olmuş gibi hissettim. Beynim şuan ne olduğunu idrak edemiyor , beynim sanki uyuşmuş gibi hareket edemiyorum.

Atımın sesiyle kendime geldim.
E

llerimi göğsüne koydum itmeye çalıştım olmadı, kütük yerinden kımıldamıyor, ellerimi yumruk yaptım  göğsünü vurdum ama nafile , Boran kımıldamıyordu bile , dudakları dudaklarımın üzerinde öylece duruyordu sadece . Yakınlıktan dolayı nefesimi tutuğumu bile yeni farka ediyorum , nefes almak için bir anlığına dudaklarımı araladım, boran öpmeye başladı . Dudaklarımı ağzının içine aldı emiyordu, çekiştiriyordu istemeden inledim boran memnun olmuşçasına yüzünde gülümseme oldu. Sert davranıyordu sanki intikam almak istiyor gibi.

Boran miroğlu :

Serra nın dudaklarından ayrıldım, kızın dudakları hem şişmiş hemde kıpkırmızı oldu, kesin akşama kadar morarır.
Bu kızda inanılmaz bir güzellik var. Melek gibi, küçük yüzü, minicik burnu, dolgun ve pembe dudakları.

Of içim tuhaf oldu birden, yanıma çok yakışıcak bu kadın. Benim kadınım.

İki adım geri çekildim, yüzüme öylece baktı sonra tokat attı, koşarak yanımdan uzaklaştı ata bindi, arkasından koştum ama yetişemedim, arabama atladım .

Son hızla atın arkasından gittim, iyi ata biniyor, tecrübeli olduğu belli. Evlendikten sonra seni böyle at üstünde gezdirmem güzellik.

Atın önüne geçtim daha fazla hızlandı aramızda mesafe bıraktım, yolu kapatıcak şekilde arabayı yanladım, arabadan indim. Atı hala yavaşlamadı üstüme doğru geldi. Atın ön ayaklarını havalandırdı, yere eğildim arabanın üstünden atladı. Yoluna devam etti arkasından ağzım açık baka kaldım. Bu kız ne böyle ya...

Gittiği halde yola baktığımı fark etti. Kendime geldim arabaya binip konağa gittim, hazırlık vardı akşam istemeye gidilicek zaten annem düğün alışverişini halletti birde onla uğraşamam. Gelinliği ve bindallıyı seçtim adamlar yarın konağa bırakıcak.

Kardeşim sıla yanıma geldi, "abi takımların hazır odada anam çıksın hazırlansın artık dedi, ha birde duş alsın kızı istemeye kokak kokak gitmesin dedi." bunlarla baş edilmez"bak şuna hele abisine laf ediyor bide git ayağımın altına alırım şimdi "dedim gülmeye başladı kaçar gibi gitti.

Odama çıktım duş aldım, hala kadını aklımdan çıkaramadım, odaya geçtim lacivert takımı giydim aşaya indim, herkes hazırlanmış beni bekliyorlar mış meğer. Arka arkaya altı arabaya bindik, eee bizim aile kalabalık, yola çıktık.

Berra ve Serra odalarında oturmuşlar. Serra kız kardeşini Boran ağayla konuşması için ikna etmeye çalışıyordu ama bilmediği şey berra bugün Boranla karşılaşmış ve bir daha o adamın karşısına çıkmamaya karar vermişti.

Kardeşine hayır diyip duruyordu. Berra dayanamayıp ayağa kalktı "yeter Serra hayır diyorum o adamla konuşmam, anla artık ben karışmıyorum, evlen gitsin " diye bağırmış Serra "niye bağırıyorsun ben sana naptım, niye yardım etmiyorsun" diyip ağlaması arttı. Serra olayların verdiği sinirle birden çıkıştı berra ya "yada dur neden ben evleniyorum ki,sen evlen sen benden büyüksün ne fark eder ha ben ha sen berra" berranın suratı bembeyaz oldu birden evlenemezdi o adamla kötü biriydi o adam ilk görüşte anlamıştı. Serra odadan çıkmış koşarak aşaya inmişti.

Serra nın babası avluda ki sedirde oturmuş misafirleri bekliyordu.
Serra ağlamaktan kızarmış yüzü ve üstü başı dağınık halde babasının yanına vardı. Etrafında o anda kimin olduğuna bakmadan aklına geldiği gibi konuşmaya başladı. "baba ben evlenmem berra evlensin, ben yapamam orda lütfen" demişti. Arkasından koşarak aşağıya inen berra da "hayır baba bende evlenmem o pislik adamla, aşşağlık pisliğin teki, kardeşi yaşındaki kızla evlenmek istedi evlendim diyelim ne diycem ben ona abi mi?" berra da serra gibi davranmıştı, bunları söylerken Boran ağa çoktan avlunun kapısından içeri girmişti berra nın söylediklerinin, hepsini duymuştu.

Berra konuşmasına devam etti" hem serrayı istedi o adam, serra istemiyor diye ben evlenmek zorunda değilim "demişti en son.

Boran ağanın kükremesiyle tüm konak ayağa kalktı" ahmet ağa noluyor burda "ahmet ağa, Boranı görünce, konuşulanları duyduğunu anlamıştı. Berra koşarak odasına çıkmış kapıyı kilitlemişti.

Berra çok korkmuştu ama aşağıdan bağırma veya kavga sesleri gelmiyordu.

Boran ağa ve Ahmet ağa konuyu tatlıya bağlamışlar isteme töreni bitmişti bile kahveler içilip, yüzükler takılmış ve yarın kına yapılacaktı.

Miroğulları evlerine gitmiş, sağlam ailesi odalarına dağılmış ve yatmışlardı malum yarın kınaları var.

MARDİN'Lİ İKİZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin