" Boran hadi uyan , denize gitmek istiyoruz." Yatağın bir köşesinde oturan küçük oğlum da sıkılmaya başlamıştı. Boran ölü gibi uyuyordu ya da bizi sahile götürmek istemediği için uyuma numarası yapıyordu.
Bir haftalığına tatile gelmiştik onu da zehir ediyordu yine boran ağa. Antalya da ki otele geldiğimizden beri sürekli bizi darlıyordu. Barış eğlenmek, koşmak istiyordu boran da olmaz uslu uslu oturmalıyız anneni yormamalıyız diyordu. Çocuk çatlayacaktı sıkıntıdan.
Barış " anne gidelimm , denize gidelim." Oğlumun gözünden akan yaşları görünce sinirlerim tepeme çıkmıştı artık. Çok oluyordu bu adam elimin tersiyle boran'ın bana dönük olan suratına bir tane çarptım.
Boran şiddetin etkisiyle yataktan zıpladı, elini yüzüne koyup " lann napıyorsun kadın si** "
Sözünü bitirmeden bir tane de ağzına vurdum" çocuk var kapa çeneni boran ağa , bu yataktan hemen kalkıyorsun yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim. Biz kahvaltıya iniyoruz " Barışı kucağıma alıp odadan çıktım arkamdan boran'ın sesini duydum ama duymamazlıktan geldim.
Barışa yağlı ballı ekmek yaptım eline verdim. Kendim de tabağımda ki yeşil zeytini ağzıma attım. Restoranda oturmuş kahvaltı yapıyorduk. Etrafda mutlu çifter aileler gülüşerek mutlu mutlu tatillerini yapıyorlardı. Bir de bize bakın boran ağa nın kaprisleri yüzünden bir tatil bile yapamıyorduk. Daha önce yine bu otele tatile gelmiştik o zamanlar barış daha küçüktü , otelin sahibi adamla kavga etmişti boran adamı çok fena benzetmişti tabi adam da boranı biraz hırpalamıştı şimdi yalan olmasın.
O tatilden sonra da boran bu oteli satın almış benim daha sonra haberim oldu .O zaman ki tatilde zehir olmuştu boran'ın kıskançlığı yüzünden ve yine zehir ediyordu. Barışa baktım ekmeği bitmişti eline salatalık verdim , gülümsedi hemen yemeğe başladı. "Aferin benim yakışıklı oğlum " kahvaltısını bitirmek için acele ediyordu , denize girmeye söz verdim. Suyu çok seviyor , su hastası bildiğiniz geldiğimiz ilk gün tekne ile açılmıştık suyun üstünde olmayı çok sevdi. Durduğumuz koyda sudan çıkaramamıştık barışı akşam dönüş vakti geldiğinde çok ağlamıştı siniri de babasına çektiği için biraz zor anlar yaşatmıştı bize . Boran tabi ki barış'ın söz dinlememesine çok sinirlendi nerdeyse çocuğu dövecekti neyse ki boran biraz olsun sözümü dinliyor.
Barış 'ın yanağını okşadım başımı çevirmemle boran'ın karşıdan geldiğini gördüm . Sonunda o odadan çıkabilmişti. Yanıma geldi yanağıma bir öpücük kondurdu, elini karnıma koyup okşadı "günaydın canım kızım" karşımda duran sandalyeye oturdu.
Burnumdan nefesimi dışarı verdim, gözlerinin içine bakarak " boran" diye uyardım. "Sana da günaydın mızmız"
Barış babasının hitabıyla ağlamaya başlayıp bana sarıldı. " Boran yeter ama artık fazla oldun , yapma şunu "
Barış sessiz ağlıyordu hıçkırık tutmuştu çocuğumu." ben ne yapıyorum allah aşkına yağ biz eskiden babamızın gözünün içine bakardık kızmasın diye şimdikiler babaya karşı geliyor , neymiş efendim sinirliymiş bak sen. " Boran eline ekmek alıp yağ sürdü.
" abart abart beş yaşındaki çocuğa neler söylüyorsun. Böyle mi örnek oluyorsun sen çocuğuna güzelce anlatsana çocuğu korkutunca ne geçicek eline boran."
" korksun biraz benden , bak tepemize çıkıyor şimdiden şımarmasın hem kardeşi de olucak kıskançlık falan yapar sözümüzü dinlemez allah korusun bir şey olur."
" ya borann ne alakası var kendinden soğutacaksın çocuğu zaten şimdiden kızım kızım diye dolaşıyorsun kıskandırıyorsun birde kötü davran da tam olsun istiyorsanız. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARDİN'Lİ İKİZLER
Chick-LitGencecik güzeller güzeli iki kız kardeş, Töre sonucu birinin evlenmesi gerek. Hayatta insanları tanımak çok zor, bu kardeşin bile olabilir. Kardeşinin insana ihanet etmesi çok kötü. Bu ihanet kendini kurtarmak için bile olsa.kardeşi yüzünden kötü a...