28.Bölüm

3.3K 150 30
                                    

Gençler iyi okumalar😊💜

                       Berra Miroğlu ;

Off nerede kaldın boran ya geç kalıcaz.

Odada yatağın üzerine oturmuş, elimde ki telefonla boran ağayı arayıp duruyordum. Şimdiye burada olması gerekiyordu. Bir saat önce aradığımda yolda olduğunu söylemişti ama hala gelemedi.

Tekrar üzerimi konturol ettim çok güzel oldum yaa.

Yatakta yatan prenses elbisesi giydirdiğim eceye baktım, etrafa gülücükler saçıyordu. Ece bora ve aslı 'nın  kızları, iki hafta önce boran ağa elinden tutup getirmişti aslı ile ece' yi.

O gün çok korkmuştum ikisini el ele görünce kalbime bıçak saplanır gibi olmuştu, kocamın elini başka bir kadının tutması çok ağır gelmişti bana. O an farkettim ben boran ağanın yanında benden başka bir kadın görmek istemiyorum. Sevmeden evlenmişte olsak boran artık benim kocam, bunu kabullendim ve onu kimseyle paylaşamam.

Aşiret ağaları gittikten sonra boran ağa kardeşi bora yı güzel bir sopa dayağından geçirmişti. O yediği dayaktan sonra bora yı hastaneye kaldırdılar, iki hafta kadar hastanede kaldı laf arasında iyi dövmüşler.

Tabi biz olanları daha sonra öğrendik aslı ve bora  anlattı. Meğer aslı kaynımın sevdiğimiş ece de kızları. Bora hastaneden çıktığı gibide düğün yapıyoruz.

Aslı yı çok sevdim masum ve güler yüzlü , benim yaşlarımda o da benim gibi ünüversite okuyamamış lise mezunu imiş. Kızı ece desen sevimli cadı  kanakta ki bütün erkekleri kendine bağladı. Erkekler konağa geldimi eceyi ellerinden almak mümkün olmuyor, birbirleriyle kavga bile ediyorlar küçük cimcime için. 😂

Odaya  boran ın girmesiyle ayağa kalktım. Bana bakmadan dolabın önüne gitti gömleğini çıkarmaya başladı.

Niye bu saatte geldi bu adam soramıyorum da, nasıl davranıcağı belli olmuyor dengesiz herifin, zaten uzun süredir bana soğuk davranıyordu,doğru düzgün ne yüzüme bakıyor nede konuşuyordu son yaşadığımızı olaylardan sonra bana kızgın olduğunu düşünüyorum. 

Dolabın önüne gittim hazır olan takımını çıkardım boran' a uzattım. Gözlerim üzerinde geziniyordu ters bir şeyler var mı diye. İlk dikkatlice yüzünü inceledim ordan boynuna ve vücuduna baktım, herhangi yara çizik veya benzeri bir morluğa rastlamadım. Ben dalmış düşünürken  boranın sesiyle kendime geldim.
  "Niye öyle bakıyorsun karıcığım, yoksa beni mi özledin?" diyip göz kırptı. 😉

İçimden ne özleyeceğim be senin gibi mandafonu hıh. "yooo ben dalmışım niye geciktiğini düşünüyordum." diye çıktı ağzımdan birden, kafa salladı. Boran bana kızmadı çok şaşırtıcı değil mi ama.

Boran takımı giydikten sonra dolapta ki pahalı saatlerinden birisini taktı, banyoya girdi, kapı açık olduğundan ne yaptığını görebiliyorum.
Dişlerini fırçaladı, saçlarına biraz şekil verdi ve parfümünü alıp üzerine boca etti, hazır olduğuna kanaat getirmiş olucak ki banyodan çıktı. "hadi gidelim seni bekleyemem" dedi.

Yok artık kütük sabahtan beri ben bekliyorum seni ya. Yatağa doğru gidip kendi kendine oynayıp gülen ece' yi aldım ve pusetine yerleştirdim. Bebek çantasını, kendi çantamı ve puseti de alıp arkama bakmadan odadan çıktım.

Düğün yerine geldiğimizde arabadan ece'yi de alıp indim. Düğünü konakta yapmıyorlardı, düğün salonu tuttular. Beni düğünüm konakta olmuştu.

Salondan içeri gidim etrafta gözlerimi gezdirdim berfuyu görünce hemen yanına doğru gitmeye başladım.
Berfu da beni farkedince oturduğu sandalyeden kalktı ece yi aldı bende elimde ki çantaları kenara koydum.
Bir sandalye çekip oturdum etraf gürültülü olduğundan, berfu bana yaklaşıp kulağıma"niye bu kadar geç geldiniz? nikah kıyıldı siz anca geldiniz. "

" ben ne yapayım berfu abine söyle o geç geldi zaten konağa, boşu boşuna beni de bekletti sizle gelicektim ben. "
Berfu birşey diyemedi abisinin huyunu o da biliyor çünkü.

Düşüncelerimi kenara bırakıp etrafta ki tanıdıklara baktım. Düğün salonda olduğu için kadın erkek karışıktı. Halay müziği çalıyorlardı orta da erkekler ve kadınlar halay çekiyorlar.

Mehmet baba duvar dibinde ki masada aşiret ağalarıyla oturuyorlardı. Nermin hanım ise yeni gelinin yanında aslı nın kulağına eylemiş birşeyler söylüyor.
Onlara bakarken gelin masasına yaklaşan selma'yı gördüm kızın nerdeyse karnı burnunda ve gülücükler saçıyor etrafa birde süslenmiş ki sorma sanki kuyumcu dükkanı anasını satayım.

Selma burada olduğuna göre bizimkiler de burada olmalı düğün salonunda bakınırken tam da tahmin ettiğim gibi babam annem ve buğra abim eşi asya (yengem)  çocuklar bir masada oturmuşlar etrafa bakınıyorlar.
Sevgi ve selimi görünce gözlerim sulandı çok özledim onları, benle büyümüştüler onlar. Asya yengem onları doğurduğunda daha ben on yaşındaydım  onlarla oynardım selimi buğra abime benziyor diye çok severdim. Gözlerim den yaşlar dökülünce hemen sildim kimse ağladığımı görmesin.

Berfu nun dürtmesiyle kendime geldim"hadi yenge bizde halaya katılalım nolurr"

Ece yi emine ablaya bırakıp büşra Tuğçe ve berfu ile halaya katıldık.

Biraz sonra müzik değişti pasta geldi ve gelin dağmat pastalarını kestiler. Ardından takı töreni yapıldı bir saat boyunca takı töreni sürmüştü o sırada boranı arkadaşları ile birşeyler içerken görmüştüm biraz da sallanıyor gibiydi. Bu adam içmeye devam ederse konağa varabilirmiyiz bilmiyorum.

Takı töreninden sonra halaya devam ettiler aralarda oyun havaları da çalıyorlardı ama geneli halay müziği.

Emine ablanın kucağında ki ece huysuzlanmaya başlamıştı karnını doyurmuştum ama burada uyuyamıyordu çocuk. Saat geç olmuştu ama misafirler durmadan oynamaya devam ediyorlardı hiç gitmeye niyetleri yok gailba.

Ece 'yi kucağıma aldım emine ablaya dönüp"abla biz biraz dışarı çıkıyoruz "dedim emine abla onaylar şekilde kafa salladı.

Salondan dışarı çıkınca temiz havayı içime çektim, kucağımda ki ece' yi sakinleştirmek için bir şeyler mırıldanıyordum o sırada  solumda ki duvarın dibinden bir inleme sesi geldi.

Ne olduğunu anlayamadım ben mi acaba yanlış duyuyorum. Sesler gelmeye devam ederken merakıma yenik düştüm ve yavaş yavaş seslerin geldiği yere doğru gittim.

Sol tarafa dönmemle duvarın dibinde bir kızla öpüşen boranı görmem bir oldu. Boran kızı duvara yaslamış bedenleri bir birine sürtünüyordu inleme sesleri de kızdan çıkıyordu.

Donmuş şekilde onlara bakıyorum, ne sesim çıkıyor nede ayaklarımı hareket ettire biliyorum. Gözlerim yanmaya başlayınca iki üç defa kırptım. Başım gönmeye başladı, etrafı bulanık görmeye başladım. Düşmemek için elimi yan tarafımda ki duvara koydum o sırada kucağımda ki ece bağırmaya başladı. Gözlerim direk borana kaydı bize bakıyorlardı. Kızın yüzünü görünce dumura uğradım gözlerimi açık tutabilmek için çok uğraştım ama karanlık beni çekiyordu dudaklarımdan dökülen son şey.

SERRA oldu...

Kendimi boşluğa bırakmamla, belimde birisinin elini hissettim.

MARDİN'Lİ İKİZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin