17.Bölüm

4.6K 173 1
                                    

Miroğlu konağında hummalı bir çalışma vardı. Avlu yıkanıyor, salon temizleniyor, terasta ki minderler değiştiriliyor. Mutfakta yemeklere başlanmış çeşit çeşit börekler, dolmalar, tatlılar yapılıyordu. Konakta ki misafirler ayrıca ayak altında dolaşıp iş üstüne iş çıkarıyorlardı.

Sabah kahvaltı sofrası kurulmuş ev ahalisi masaya geçiyorlar. Berra mutfağa girdiğinde bu hummalı hazırlığın ne için olduğunu bilmiyordu. Tam sorucakken sibelin tuğçeye bağırdığını görmüştü.

Berra dan;

Sibel tuğçeye "neden yeşil çayımı hazırlamadın" diye bağırıyordu. Bu kız ne yaptığını sanıyor sinirimi bozmuştu. Tuğçenin yanına gidip ikisinin arasına girdim. "Sibelcim farkında isen işleri var kahvaltı hazırlıyorlar. Biraz beklersen yeşil çayını yapar. Ha bekleyemem dersen o zaman ocak şurda canım kendin yapabilirsin elin ayağın tutuyor diğil mi?"

Tuğçeyi kolundan tutup çekiştirdim. Elime çay bardaklarının olduğu tepsiyi aldım." tuğçe çaydanlığı getir tatlım beklemesinler. "dedim ben önde tuğçe arkamdan mutfaktan çıktık.

Mutfaktan çıkmamız hızlı olduğu için sibelin arkamızdan söylenmelerini duydum sadece. Herkese çayları dağıttıktan sonra ben boran ın yanına geçip oturucakken benden önce Sibel geldi yerime oturdu.

Ben sadece baka kalmıştım. Ama Ahmet ağanın yanında yerimden kalk diye kavga çıkartıp rezil olamam.

Masada başta Mehmet ağa hemen sol yanında Neriman hanım, onun yanında nur hanım boş sandalye bora. Boranın karşısında melek oturuyor onun yanında berfu nun yanında Sibel. sibelin yanında boran ağa oturuyor. Onun yerine bora nın yanında ki boş sandalyeye oturdum.
Tabağıma kahvaltılık koydum, börek tabağından börek aldım bora da börek isteyince onun tabağına da koydum, pastırmalı yumurtayı da görünce ondan da aldım. Bora nın tabağına da koydum yesin çocuk.

Tabağıma koyduklarımı yemeğe başlıycaktım Bi öksürme sesi geldi. Ne olduğunu anlamak için hemen gözlerimi tabaktan kaldırdım etrafa gezdirdim.
Boran bize bakıyordu yanımda oturan boraya baktım o da borana bakıyordu. Bora bir yudum çayında içti abisine bakarken aceleyle, boğazında kalmış olucak ki öksürmeye başladı.

Elimi kaldırıp bora nın sırtına vurmaya başladım diğer elimle de önümde ki su bardağını aldım su içirmeye çalışıyordum "helal bora helal". Öksürmesi geçtikten sonra masadaki herkesin bize baktığını farkettim. Herkesin bakmasından dolayı utanmıştım.

Borana baktığımda çatık kaşlarla bakıyordu. Birden kalkıp sandalyesini geri itti, babasına dönüp "afiyet olsun ben çıkıyorum baba işlerim var hana geç gelicem" dedi. Mehmet ağa" oğlum akşam misafirlerimiz var ona göre işlerini ayarla akşama burda ol. "boran" tamam bav"bana da kalk işareti yapınca bende kalktım. Merdivenlere doğru gidiyordu bende arkasından gittim merdivenlerden inince kolumdan tutup çekiştirmeye başladı. Arka bahçenin kapısından geçtik, kapıyı kapattı.
"sen ne yapıyorsun yaaa" sinirli gibiydi. Elini kaldırdı işaret parmağıyla sus işareti yaptı" sofrada niye yanıma oturmadın da bora nın yanına oturdun." dişlerini sıkıyordu "istediğim yere otururum sanan boran ağa"

"bir soru sordum." ofladım "Sibel oturdu benim yerime bende boş olan yere oturdum."

"tamam neden kalk demedin hadi onu geçtim neden bora ya hizmet ediyorsun sen tabağını doldurmalar, sırtına vurmalar su vermeler noluyor kızım hayırdır." ne diyor bu adam ya alt tarafı kardeşi boğulmasın diye sırtına vurdum, su verdim. Beni mi kıskanıyor acaba?

MARDİN'Lİ İKİZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin