5. Bölüm Siyah Beyaz

4.4K 573 303
                                    

5. bölüme hoş geldiniz.🌷


Multimedyada Manga cevapsız sorular var. Açarak dinlemenizi tavsiye ediyorum.


Sensiz Asla kahvelerimiz hazır mı? Hazırsa buyrun bölüme değilse ben beklerim🌷


Müzik ve Sensiz Asla 5. bölüm sizlerle. Keyifle okuyun🌷




Kan ter içerisinde sert bir yumruk daha indirdi rakibinin suratına. Kalabalık çığlık çığlığa bağırıyor, ringde amansız mücadele devam ediyordu. Yiğit, yüzünden akan teri koluna silip ayaklarının üzerinde sekerek rakibinin hamlesinden kurtuldu. Kurtulduğu an yüzüne yediği yumrukla sarsıldı. Yüzünü hep koruyordu ama bu kez kötü darbe almıştı. Yeşil gözleri öfkeyle dolarken karnına aldığı darbeyle nefesi kesildi. Dişlerini sıkıp iki büklüm kalırken Yıkılmaz sloganlarıyla kendine gelmeye çalıştı. Rakibinin üzerine geldiğini hissedip tüm gücünü toparladı ve doğrulup karşısındaki adamın suratına sert bir yumruk indirdi. Adam sarsılınca üzerine yürüyüp ardı ardına indirdi yumrukları.


Kalabalık deli gibi coşarken Yiğit nefes nefese bir halde rakibine bakıp üzerine yürüdü. Sendeleyen adama üst üste yumrukları indirdi ve sert bir şekilde kulağına yumruk savurduğu an onun yere düşüşünü izledi. Yumruklarını sıkıyor ateş saçan gözlerle bakıyordu. Madem kural yoktu o zaman... Yerde yatan adama yumruklarını savururken hakem yanına gelip kolunu tuttu. "Öldüreceksin!" Ağzından akan kanı silip doğruldu. Göğsü hızla inip çıkıyor öfkesi dinmemiş gözlerle bakıyordu. Hakemle buluşunca bakışları, onun korku dolu gözleriyle buluştu gözleri. Onun düdüğünü çalıp elini kaldırmasıyla son nokta koyuldu.


Kalabalık çıldırmışçasına bağırırken Yiğit ringden atlayıp hızla yürümeye başladı. Arkadaki odaya geçip kapıyı hızla çarptı. Eldivenleri çıkarıp fırlattıktan sonra hemen duşa girdi. Buz gibi suyun altında dururken yüzündeki acı da artmaya başladı. Acısına aldırmadan şampuanı boca etti. Yine yenilmemişti ama her seferinde daha da hırslanıyordu. Yenilen yenilgiye doymazdı ama kendisi yendikçe doymuyor, hırsı da arttıkça artıyordu.


Duştan çıktıktan sonra odasında her zaman kendini bekleyen kişinin olmadığını görünce duraksayıp kaldı. Doğru ya kendi annesini ziyarete gidecekti. Başını kurulayıp havluyu gelişigüzel attıktan sonra üzerini giyindi. Sıkıntı, kalbini sarıp sarmalarken ötelemeye çalışarak sırt çantasını alıp dışarı çıktı. Gecenin karanlığı, sonbahar ayazıyla bir olup kışın gelişini haber veriyordu. Sırt çantasını arka koltuğa atıp aracını çalıştırdı. Yarın, yoğun bir gün daha kendini bekliyordu. Aracını hızla sürerken o söz kulaklarında çınlamaya başladı.

"Ne zaman böyle oldun, ne zaman duygularını kaybettin!?"


***




Yüksek bir binanın en üst katındaki ofisin perdeleri kapalıydı. Birkaç spot lambanın loş ışığı altında masanın üzerindeki dosyayı inceliyordu. Gözlüğünü düzeltip kaşlarını çatarak dosyayı okurken bazı yerlerin altını yeşil fosfor kalemle çiziyordu. Yüzündeki acıdan dolayı sinirleri bozulsa da morarmasını önleyebilmişti. Odasındaki telefon çalınca ezberlemişçesine elini uzatıp aldı, gözlerini dosyadan çekmeden cevap verdi.



"Evet."


"......"



"Randevu öncesi hatırlatmanı söylemiştim. Beklesin!"


Telefonu sertçe kapatıp okumaya devam etti. Bugüne kadar işiyle ilgili tek bir hata yapmamıştı ve bunu da disiplinli çalışmasına borçluydu. Dosyayı okuyup kapattıktan sonra gözlüğünü çıkarıp çekmeceye koydu. Saatine bakıp sekreterini aradı, misafirinin gelmesini söyleyip telefonu kapattı. Vurulan kapı usulca açılınca sekreterinin yanında içeri giren kişiye görünce bakışları değişti.


Sensiz Asla Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin