30. bölüme hoş geldiniz🌷
Bu bölümü birkaç saatte yazdım sebebi de multimedyadaki müzik. Canım arkadaşım attı müziği, ilk kez dinledim ve bayıldım. Bölümü o kadar hissettim ki. Sizlerden de hissettim yorumlarını alırsam değmeyin keyfime.
Sensiz Asla benim ilk kez işlediğim intikam kurgusuyla devam ediyor. Hikayemiz yeni yeni duyulmaya başlıyor. Hikayeyi okuyan editörüm kitap olarak basmak istediğini söyleyince hem çok şaşırdım hem çok mutlu oldum. Çünkü okuduğunu bilmiyordum.
Birkaç haftadır Vote ve yorumların artması fark edilmeyecek gibi değil. Böyle olmasının sebebi de konunun oturmaya başlaması. Çünkü öylesine yazılmıyor arkadaşlar. Size gelene kadar neler oluyor bir bilseniz. Yazıldı bitti diyoruz kaç kez üzerinden geçip ekleyip çıkarıyoruz. Birkaç arkadaşımla fikri alışverişi yapıyoruz sonra ortada buluşuyoruz. Sizin okuduğunuz bölümler onlarca kez değişim yaşıyor. Tam bitti diyorum yazarken hissettiğim ama hikayeyi bütün okuyunca hissetmediğim bir kelime bir cümle çıkıyor hop al baştan. Yani birkaç saatte yazıp bitirmekle olmuyor. Müzik iyi olacak kelimeler okunduğunda anlaşılır olacak daha neler.
Yorum yapan kemikleşmiş okur kitleme çok teşekkür ediyorum🌷 Birkaç haftadır artan oy ve yorumlar için hepinize sonsuz teşekkürler ediyorum. Parmaklarınız dert görmesin🌷
Multimedyayı bu kez mutlaka açın. Melek Mosso Hiç Işık Yok demiş hikayemizi anlatmış. Açarak okursanız ne demek istediğimi anlarsınız.
Sensiz Asla kahvelerimiz hazır biliyorum. Müzik de benden. Buyurun bölüm sizlerin. Keyifle okuyun. 🌷
Gözlerini kaçırsa da başını deve kuşu misali kuma gömmek gibi olacaktı. Son lokmasını alıp çayından büyük bir yudum içerek kalkmak için hamle yapacağı sırada...
"Afiyet olsun."
Boğazındaki lokma taş olup inerken, buz gibi bakışları aynı kendisi gibi soğuk bakışlarla buluştu. Kalkmaktan vazgeçip başını çevirdi. Çünkü bir otobüs macerası daha yaşamak istemiyordu! Hiç duymamış gibi ses etmeyip yemeğini yiyor çiğnediği lokmalar diken olup ağzına batıyordu. Yiğit'in sandalyeyi çekip oturmasıyla öfkeyle gözlerini sıkıp açtı. Başını kaldırmıyor, karşısında kimse yok gibi davranıyordu.
"Kimseyi affetmediğini öğrendim o yüzden af dilemeye de gelmedim. Çünkü bir faydası olmayacak."
Peri, başını eğip yemeğini yerken pencereden dışarı baktı sanki görüyor gibi. Çayından bir yudum içip böreğinin son lokmasını aldı.
Yiğit, karşısındaki kadına bakıyor ne yapmaya çalıştığını anlamıyordu. Onu tanımasa, kör ve sağır zannederdi. Yüzünde fark etmeden bir gülümseme oluştu, gözlerini kıstı izlemeye devam etti. Böylesi bir kadına ilk kez rastlıyordu. Tıpkı kendisi gibiydi... Sanki aynadaki yansımasını görüyordu. Onun, sakin ifadesiyle çayını içtiğini görünce arkasına yaslanıp bir süre daha izledi.
"Polisleri aradım herhangi bir şey bulamadıklarını söylediler. Kamera kayıtları o saatte silinmiş."
Peri, nihayet duraksayıp kaldı ama ısrarla bakışlarını pencereden çekmedi. Başında bir sıcaklık hissedince ellerini sıkıp açtı. Çünkü bu adamın yardımına ihtiyacı yoktu!
"Bu işten bir şey çıkmaz dediler. Sokaktaki kameralarda da bir şey yok, onlar da silinmiş. Ama ben evine giren hırsızların kullandığı aracı buldum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensiz Asla
Aktuelle LiteraturO adamın, mağrur ifadesiyle kimseye bakmadan yanımdan geçişini izledim. Babamı hapse attırıp beni bu hayatta yapayalnız bırakan o adama nefretle bakıp onu kutlayan kalabalığın içinden geçtim. Attığım her adım nefretimi artırırken intikam yemini etti...