65. Bölüm Yarının Canı Cehenneme

2.7K 283 305
                                    

Höllö🧚‍♀️

Size upuzun bir bölüm getirdim. Hem de süprüzlü. Artık bir şeyler değişsin istiyorum. Artık taşlar yerine otursun değil mi? Hikayenin kendini tekrar etmemesi için böyle bir sürpriz lazımdı. Biraz şok biraz beklenmedik biraz biraz işte. Okuyunca anlarsınız.

Yorumlarınız dört çarpı dört gözle bekliyorum.🧚‍♀️

Sensiz Asla kahvelerimiz hazır biliyorum. Multimedyada kim var? Tabii ki Teoman var. Kupa Kızı Sinek Valesi vazgeçilmezimdir bilirsiniz. Açarak okumanızı tavsiye ediyorum. Buyrun bölüm sizlerin keyifle okuyun.🧚‍♀️🧚‍♀️🧚‍♀️🧚‍♀️🧚‍♀️



Işık hızıyla hazırlanıp odadan çıkarak merdivenleri çift çift atlayıp atölyeye indiğinde olduğu yerde kaldı. Çünkü atölye bomboştu! Bu mümkün değildi ki. Etrafına bakıp hemen yukarı çıktığında kapıda Yiğit'i görünce duraksadı. Aklından geçenleri sıraya koymaya çalıştı ama...


"Atölye" dedi gerisi gelmedi. Gözlerini kısıp bakarken Yiğit'in yüzündeki gülümsemeye takıldı bakışları. Hızlı adımlarla yanına gidip karşısında durdu. Söyleyeceği o kadar çok şey vardı ki. Şimdi ağzını açsa kesin burada kalacaktı ve kalma pahasına da olsa konuşacaktı! Çünkü bu avukat haddini aşmıştı!


"Çıkıyor muyuz?"

Nefesi tüm hücrelerinden çıkmışçasına ellerini sıkıp açtı. Az daha sabırlı olacaktı. Ne sabırlısı salak Peri! Konuşsa her şeyi devirip dökse!


"Beni götürecektin madem, neden bana zorla geleyim dedirttin!? Bunu planlı yaptın değil mi!? Birlikte gidecektik ama sen sırf seninle geleyim sözünü ağzımdan duymak için oyun yaptın. Her şeyi önceden arabaya koydurttun şu halime bak! Ben de yedim ama gitmiyorum oldu mu!? Her şeyi geri getirt avukat ve orada ne halin varsa gör!"


Öfkeyle nefes alırken dişlerini sıktı yumruklarıyla beraber. O kadar lafı yiyip de hala gülerek bakan avukat bozuntusu! Gurursuzdu işte!

Yiğit, öfkeyle soluyan sevdiği kadına gözlerini kısarak bakıyor bir şey anlamıyordu. Çıkıyor muyuz diye sormuştu cevap olarak evet demişti ama ondan sonra Peri delirmiş gibi öfkeyle bakıp kalmıştı. Şüpheli gözlerle bakarken yanına gelip elini tuttu.


"Çıkıyoruz da bir sorun mu var? Kaç dakikadır öyle bakıyorsun."

Peri, tokat yemiş gibi kendine gelip gözlerini kırptı üst üste. Az önceki sözleri söylememiş miydi? Söyleseydi bu adam böyle gülerek bakmazdı! Şu an kendini aptal gibi hissediyordu. Hatta aptal değil geri zekalı beyinsiz embesil zevzek ve tüm diğerleri!


"Dalmışım, çok yoruldum. Çıkalım" deyip Yiğit'in elini bırakarak hızla bahçeye çıktı. Yiğit, arkasından endişeli ifadesiyle bakıp kaldı. Bu susmanın güzel bir patlaması olacaktı. Ya anlamıştı susmuştu? Yo anlamamıştı. Anlasaydı inadından burada kalırdı ve kızıl kıyameti koparırdı da gitmezdi. Çünkü Peri'yi çok iyi tanıyordu. Yüzündeki gülümseme büyürken Şevki'ye birkaç şey söyleyip dışarı çıktı. Peri çoktan çalışır durumda olan arabaya binmişti ve yüzü düşüktü. İçindeki tatlı korkuyu def edip araca bindi. Peri'ye bakmadan aracı kullanmaya başladı.


Sessizlikle birlikte İstanbul'un dışına çıkıp ıssız yollara girdiğinde ara ara Peri'ye bakıyor patlamaya hazır bomba gibi duruşuna bir anlam veremiyordu. En azından susuyordu. Susuyordu ama çok da hayra alamet değil miydi sanki? Bir kez daha dönüp bakınca Peri'yle buluştu bakışları. Tekrar yola odaklandığında Peri'nin konuşmaya başlaması içindeki korkuyu gün yüzüne çıkardı.


Sensiz Asla Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin