27. Bölüm Düello

3.1K 564 289
                                    

27. bölüme hoş geldiniz🌷

Sadece çiftimizi yazdığım bir bölüm oldu. Minik sırlar yazdım belki tahmin edeceksiniz belki arada kalacaksınız. Ama bildiğim bir şey var çok severek yazdım bu bölümü. Sizlerin de seveceğini düşünüyorum ve umarım yanılmam. O yüzden güzel yorumlarınızı esirgemeyin lütfen.


Multimedyada Deli Bal enstrümantal var ve bu iki deliye çok uydu sanki.


Sensiz Asla kahvelerimiz hazır biliyorum müzik de bende. Bölümü keyifle okuyun🌷


Telefonlarına bakmadığı için kapıyı da açmaz sanıyordu ama kapı açılınca kısa bir şaşkınlık yaşadı. Hemen kendine gelip kapıyı açan kıza baktı, sonra, üzerindeki kıyafete. Üzeri yer yer boya olmuş tulumunu yine giyinmişti. Sadece tulumu boya olsa iyiydi. Yüzü de, siyah beyaz karışık boya olmuştu. Geçenki gibi saçlarında toka yerine fırçalar vardı.


"İyi akşamlar, telefonlarıma bakmayınca kapıyı açmazsın sanmıştım."



Peri, yeni kendine gelmiş gibi gözlerini kapatıp açtı. Resim yaparken dünyadan soyutlanıyordu, telefonla alakası olmuyordu ki.



"Resim yaparken sessize alıyorum."


Yiğit, aşağıdaki düşüncelerinde yanıldığını anlayınca bozulsa da kendine geldi. Buraya kadar gelmişti, bundan sonra da kapıda mı konuşacaktı? İkisi de konuşmadan dururken, Yiğit, elindeki poşetleri gösterdi. Peri, poşetlere boş gözlerle baktı sonra karşısındaki adama döndü.



"Neden geldin?"



Yiğit, öfkelense de öteledi hemen. Böyle bir karşılama? Bugüne kadar hiçbir kadın tarafından böyle karşılanmamıştı! Hiçbir kadın kendini alt edememişti ama bu kız...



"Gelmemin tek nedeni var bunu sen de biliyorsun."


Peri'nin sinirleri birden gerilirken gözünü kapatan bir tutam saçını kulağının ardına sokuşturup başını dimdik tuttu.



"Neymiş o sebep?"



Yiğit, duyduğu sözle duraksayıp kaldı. Ne demek neydi sebep!? Bal gibi de biliyordu ama bu kız- bu kız gerçekten çok oluyordu! Bu işe kalkışmıştı madem, o zaman...?




"Sebep, sana haksızlık yaptım onların telafisi ve özür dilemek."



Peri, kapıyı biraz daha açıp geri çekildi. Yiğit, hiç beklemeden içeri girince, Peri, kapıyı kapatıp Yiğit'in uzattığı poşetlere baktı soran gözlerle.



"Benimle yemeğe çıkmayacağını tahmin ettim ben de buraya getirdim. Buna yok demeyeceğini düşünüyorum."



Peri, şaşkınlıkla bakarken poşetleri aldı. Üzüntüsünden yemek aklına bile gelmemişti.


"Buraya kadar getirmişsin, artık bir şey diyemem."


Poşetleri salondaki masanın üzerine koyup hâlâ ayakta duran adama baktı.



"Oturmana da yok demem oturabilirsin. Ben üzerimi değişip geleyim."


Yiğit, otururken Peri odasına geçti. Hemen üzerini değiştirip saçlarındaki fırçaları çıkarıp lastik tokayla tepeden topladı. Yüzündeki boyaları görünce sıkıntıyla baktı. Deminden beri böyle mi durmuştu, o adamın karşısında!? İçinden ne kadar gülmüştü kim bilir!? Yüzünü hemen silip ellerini yıkadıktan sonra odasından çıktığında Yiğit'in masayı hazırladığını görünce şaşkın bir halde kaldı. Evine bir kez gelmişti ve bu rahatlığı hiç hoşuna gitmiyordu. Hele de babası o haldeyken!



Sensiz Asla Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin