14. Bölüm Ahtapot

3.8K 572 127
                                    

14. bölüme hoş geldiniz🌷

Hikayemiz hareketlendi artık. Olaylar başladı ve de devam edecek. Bu bölüm biraz aksiyon biraz gizem biraz da heyecan barındırıyor. Umarım beğenirsiniz🌷


Multimedyada "Mohikan" enstrümantali var. Beğeneceğinize eminim.


Sensiz Asla kahvelerimiz hazır biliyorum🌷 Müziğimizi açalım ve bölümü okumaya geçelim. Buyrun bölüm sizlerin🌷



Gizem, kahveyi sehpanın üzerine koyup sessizce karşı koltuğa oturdu. Peri, sergide olan olaydan sonra konuyla ilgili tek kelime etmemişti. Konuştuğu tek şey resimleriydi. Onunla ilgili gelen yorumlar ve güzel eleştirilerdi.


Şimdi de eve gelmişlerdi ve bu kez de resimleriyle ilgili bile konuşmuyordu. Kahvesini bir robot misali alıp içişini izledi. Köşe takımı olan koltuğun köşesine oturmuş dizlerini kendine çekmişti ve manzarası olmayan yere bakıyordu kaç zamandır. Onun baktığı yere çevirdi bakışlarını. Binalardan başka hiçbir şey yoktu. "Peri" diye seslendi usulca ama duymamıştı. Tüm olanları kendi üzerine alınmıştı. Neyi nereden bilecekti ki? O müşterinin arkadaşı için son anda aldığı davetiyeyi düşündü. Keşke diye söylenip duruyordu ama nafile yere... Sanki her şey planlanmış gibi olmuştu. O an davetiyeyi verdiğindeki sevincini düşündü ve sonrası şimdiki halini... Kahvesinden bir yudum alıp mırıldanırcasına konuştu.



"Onur aradı sana ulaşamamış. Ben de sergiden bahsetmedim hiç."



Peri'den herhangi bir söz ya da tepki bekledi ama olmayınca bir süre sessiz kalıp tekrar konuştu.



"Davası sürüyormuş ama çok kötüydü sesi. Peri nasıl ne durumda onu görmek istiyorum dedi."



Peri, sessiz kalıp kahvesinden bir yudum aldı gözlerini pencereden ayırmadan.



"O avukatın kim olduğunu onun hakkında her şeyi öğrenebilecek bir tanıdığın var mı?"



Gizem, hiç beklemediği sözleri duyunca şaşırsa da düşünmeye başladı. Annesi vardı ama ona söylemek istemezdi. Arkadaşlarını düşündü tek tek ve...Ve neden öğrenmek istiyordu? Korku dolarken gözlerine, söylemek istediği sözleri gömdü en derinlerine. Çünkü şu an ne yeri ne de zamanıydı.



"Serkan var tanırsın o bilir de, neden Peri?"



En derinlerine gömdüğü korku kaplı sorularından birini sormuştu nihayet.


"Hiç" dedi Peri. "Hayatıma karabasan gibi çöken o ahtapot hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum sadece. Ama hemen lazım."


Nihayet başını çevirip Gizem'e baktı. Simsiyah gözleri kopkoyu bir nefretle çevriliydi.



"Yoksa ben araştırma yapacağım ama takatim yok."




Gizem, hiç düşünmeden hemen telefonunu alıp kalktı yerinden. "Birazdan geliyorum" deyip odasına geçti. Peri, bakışlarını binalardan başka hiçbir şey görmeyen manzaraya çevirdi. O adamın bugün sergiye gelmesi tüm gardını düşürmüştü. Hiç hesapta yokken onu karşısında görünce nasıl dayandığını düşünüyor hayret ediyordu. Göründüğünden daha sağlam olmayı hiç beklemiyordu. Oysa yıkılırdı, çünkü o adam hayatını yıkıntıya çevirmişti. Adaletliydi, haksız dava almazdı adını böyle duyurmuştu ama babasını araştırmak için parmağını bile kıpırdatmamıştı. Tadını hiç alamadığı kahvesinin son yudumunu içip sehpaya bıraktı. İçindeki huzursuzluk büyürken hissettiği bir şey vardı. O da o adamla karşılaşmasının devamının geleceği ve daha büyük olayların içinde kalacağı...



Sensiz Asla Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin