32. Bölüm Ateşkes

3.3K 582 663
                                    

Merhabalar❤️

32. Bölüme hoş geldiniz🌷

Sizlere upuzun bir bölüm getirdim. Ama bir şartım var yorum istiyorum🥰 Hepinizden özel olarak fikirlerinizi ve istediklerinizi yazmanızı rica ediyorum. Kimin için yazıyorum? Tabii ki sizler için. Sizin için olan bir hikayede istediklerinizi okuyup onlara satırlarda hayat vermek istiyorum. Çünkü hikaye artık değişmeye başladı onu da bu bölümde anlayacaksınız. Ne olsun yakınlaşsınlar mı yoksa erteleyelim mi? Bunları sizlerden duymak beni onurlandıracaktır. Şimdiden teşekkür ederim❤️

Yorum ve Vote'lar içinde ayrıca teşekkür ediyorum ve soruyorum. Sensiz Asla kahvelerimiz hazır mı? Hazırsa multimedyada Emre Aydın Afili Yalnızlık sizlerle. Keyifle okuyun🌷


Kabuslarla dolu uyuyamadan geçen gecenin ardından güneş doğmadan uyanıp saçlarını tepeden sımsıkı toplayarak, eldivenlerini taktı. Kum torbasının karşısına geçip sert bir yumruk attıktan sonra ikinci yumruğunu savurdu. Sağ sol girişirken hızını alamayıp tekme atmaya başladı. Alnından akan terleri silip tekrar yumruk savururken kendini kaybetti. Duvardaki saate bakınca panikle eldivenlerini çıkarıp hemen duşa girdi. Vaktin geçtiğini fark edemeyecek kadar kendini kaybetmişti.

Hızla yıkanıp çıktıktan sonra üzerini giyinip doğruca mutfağa geçerek aceleyle kendine sandviç yaptı. Kahvesini de yapıp salona geçtikten sonra sandviçini yiyip kahvesini içmeye başladı. Birazdan evden çıkacaktı ve... Gerisini düşünmek istemiyordu her şeyi akışına bırakacaktı. Saatine bakıp montunu giyindikten sonra dışarı çıktı. İki kapıyı da kilitleyip merdivenlerden hızla inerken heyecanlanmaya başladı. Saat yediye on vardı ve o avukat bozuntusunu bekletmemek için saçlarını bile kurutmadan on dakika erken iniyordu ki ileride söylenip durmasın.

Apartmanın kapısından çıkınca yüzüne vuran soğukla içi ürperirken beresini biraz indirip ellerini cebine koydu. Bahçe kapısına geldiğinde avukatın arabasını görünce olduğu yerde kaldı. İyi de ne zaman gelmişti ki? Hızla arabaya yürüyüp kapıyı açarak koltuğa oturdu.


Yiğit saatine bakıp inanamıyor ifadesiyle yanındaki kıza döndü.


"Şaşırttın beni daha beş dakika var."


"Şaşırttın beni erken gelmişsin."


Yiğit, gözlerini kısıp bakarken yüzünde tek taraflı bir gülümseme oluştu. Arkasına yaslanıp yanındaki kızı incelemeye başladı. Cahil cesareti bu olsa gerekti çünkü yeni yıkanmıştı ve saçlarını kurutmadan inmişti. Sırf yedide aşağıda olmak için bunu yapmak gerçekten cahil cesaretiydi! Bir de arabaya bindiğinden beri dönüp yüzüne bile bakmamıştı. İyi de neden?


"Günaydın."


Peri başını çevirmeden sessizce "günaydın" dedikten sonra ısındığını hissetti. Bu adam ne zaman gelmişti de araba bu kadar sıcaktı? Hem niye hareket etmiyordu ve deminden beri kendine bakıyordu!? Soğuk gözlerle yanındaki adama döndüğünde onun tedirgin bir halde gözlerini kaçırdığını görünce yine anlam veremedi.


"Otobüs seferi mi yapıyorsun?"


Yiğit, anlamayan gözlerle bakarken ne cevap vereceğini bilemedi çünkü anlamamıştı! Peri cevap alamayınca dikkatle baktığında anlamadığını görünce alaylı bir ifadesiyle gülümseyip gözüyle saati işaret etti.


Sensiz Asla Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin