50. Bölüm Çukur

2.6K 276 154
                                    

50. bölüme hoş geldiniz.❤️

Bölüm yine gününde geldi e benden mutlusu olamaz. Bu bölüm de biraz özelimsi oldu. Güzel yorumlarınızı tahminlerinizi duygularınızı bekliyorum.🌺🌺🌺


Sensiz Asla kahvelerimiz hazırsa multimedyada "Mehmet Erdem Gülmek için yaratılmış" şarkısı da hazır. Kahve müzik ve Sensiz Asla! Keyifle okuyun.

Yiğit, topladığı odunları yaktıktan sonra kulübenin içerisini gezip elinde eski püskü birkaç çuval parçasıyla içeri girdi. Tahta sedirin üzerine örtüp endişeyle pencereye doğru yöneldi. Sel çağlayarak gidiyordu.


"Su akar yolunu bulur. Bence buraya uğramaz."

Peri konuşunca yavaşça ona döndü.

"Nereden biliyorsun?"

Peri, kalkıp Yiğit'in yanına gitti ve işaret parmağıyla selin olduğu yeri gösterdi.


"Karadeniz'de sık sel olur. Bu kulübe eski görünüyor. Bugüne kadar bir şey olmamış. Ve yarıklardan selin yolunu görebiliriz."

Yiğit işaret edilen yere bakıp hak verdi. Doğru söylüyordu. Bunu kendisi de bilebilirdi ama ona bir şey olacak korkusuyla hiçbir şey görmemişti. Ve bildiği bir şey vardı, bir kez de olsa kulübenin diğer yarısının sel taşkınıyla gitmesi...


"Üşümüyorsun değil mi?"

Konu değişince Peri bir an şaşırsa da gözlerini kaçırıp ateşin yanındaki montuna baktı, sonra çuval serilmiş sedire oturdu.


"Üşümüyorum, içeri sıcak."

Susup soluklanırken Yiğit yanına oturunca tedirgin olmaya başladı.


"Yeteri kadar odun var. Şu olumsuzluklar içerisinde tek rahatlatan o."


Peri, başını sallayıp tek kişilik sedire baktı.

"Bu geceyi burada geçireceğiz."


"Öyle görünüyor."


"Ben odun atayım."

Peri tam kalkarken Yiğit kolundan tutup engel oldu.


"Ateşle ben ilgilenirim. Sen uyuyabilirsin."

Peri bir an daracık sedire bakıp ateşe odun atan Yiğit'e döndü. Göz göze gelince ikisi, Yiğit çömeldiği yerden kalkıp sedire baktı. Şimdi anlıyordu.


"Ben uyumayacağım."

"Neden?"

"Sel tehlikesine karşı. N'olur n'olmaz tedbiren uyanık kalmam lazım."

Peri'nin aklından sırayla geçen düşünceler birbirini kovalarken, kalkıp ateşin başına oturdu.

"Ben de uyumam o zaman."

Yiğit'te tam karşısına oturup pencereden kararan havaya baktı. Çatıya vuran yağmurun sesi hiçbir şekilde azalmıyordu. Ateşin aydınlattığı ortamda Peri'ye bakıp kaldı durağan ifadesiyle.


"Ben uykusuz kalmaya alışığım. Sen uyu, dinlenmen lazım. Yarın yağmur durursa çok yol yürüyeceğiz."


Ateşin çıtırtılarını dinleyip etrafa sıçrayan çıngıyı izledi, Peri bir süre.



"Sen de yürüyeceksin."


"En azından birimiz daha dinç oluruz."


Peri ses etmeyip pencereyi kırarcasına vuran yağmur damlalarına baktı.


Sensiz Asla Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin