2

8K 384 184
                                    

Kız yüzündeki gülümsemesi ile babasının odasına çıkmaya başladı. Elleri karıncalanıyor, vücudu zangır zangır titriyor, karnında kelebekler uçuşuyordu. 6 yıl geçmişti aradan, 6 yıl. Dile kolaydı fakat kalbe değil.

Kapıyı çalmadan direkt odaya girdi. Tony masanın başında uyuyakalmıştı anlaşılan. Bella birçok kez babasını bu şekilde bulmuştu, Tony'i her böyle bulduğunda dünya üzerindeki en masum kişi oluduğunu düşünürdü. Düşüncesi hâlâ o yöndeydi, öyle masum bir şekilde uyuyordu ki. Masum, savunmasız...

Bella kapıyı yavaşça ve ses çıkartmayacak şekilde kapatıp masanın önüne geldi. Cebinden telefonunu çıkartıp babasının fotoğrafını çekti, eski günlerde yaptığı gibi...Fakat o zaman fotoğraf makinesi vardı küçük kızın, babası hediye etmişti.

Bella galeriye girip çektiği fotoğrafa bakarken kıkırdamıştı. Tony sese karşı biraz homurdanıp gözlerini araladı. Bella ise o sırada hızlıca telefonunu cebine koydu.

Tony gözlerini açtığında elindeki saate baktı, sonra sesin geldiği tarafa baktığında bu kişinin onun küçük prensesi olduğunu gördü.

Bir an da ayağa kalktı, gözlerini ovalayıp tekrar tekrar kızına baktı. Aradan ne kadar 6 yıl geçmiş olsa da kızını tanırdı, hem çok değişmemişti. Saçları uzundu, biraz da boy atmıştı.

"Baba? Sanırım gözlük takman gerekiyor."

"Bella...Bu...Sen misin?"

"Bir dakika bakayım...Oh benmişim!"

"Evet, sensin. Seni esprili küçük kız, gel bakalım buraya."

Tony kollarını ondan küçük bedene sardı. Bella da kollarını Tony'nin beline sardı. Baba kız birbirlerine sımsıkı sarıldılar.

Uzun süren sarılmadan sonra birbirlerinden ayrıldılar, Tony kızının kumral saçlarını okşadı. Sonra gülümsedi, saçları hâlâ küçüklüğündeki gibi yumuşacıktı.

"Sen...Ne zaman geldin?"

"Az önce."

"Neden bana haber vermedin? Happy'e söyle-"

"Happy getirdi zaten, aslında ona gerek olmadığını söylemiştim telefonda ama araba yolculuklarını sevdiğimi bildiği için gelip aldı beni. Bence maaşa bir zam yapabilirsin."

"Hmm, öyle mi?"

"Benim arkadaşıma zarar gelirse senden hesap sorarım Tony Stark!"

"Peki ya bana zarar gelirse?"

Kız bunun ile gülümsemesi soldu. Bir an yere dikti gözlerini sonra Tony dediği şeyin farkına varıp kızının çenesinden kavrayıp yukarı kaldırdı.

"Sadece şakaydı, babana hiçbir şey olmaz senin. Turp gibiyim!"

Kız buna burukça gülümseyip babasının sorusuna yanıt verdi.

"Kendime. Kendime hesap sorardım. Sen nerdeydin diye? Neden onu kurtaramadın diye...Kızardım kendime."

"Bak ne diye-"

"Steve nerede? O hep burada olurdu."

"Sana kaç kere senden büyüklerine adıyla seslenmemen gerektiğini söyleyeceğim? Ve ihtiyarı bugün hiç görmedim."

"Benim Steve dememe kızıyorsun, peki ben sana kaç kere ona ihtiyar dememen gerektiğini söyleyeceğim?"

"Onu benden daha çok özledin değil mi?"

"Tabii ki hayır, onu da özledim seni de. Ama en çok seni."

"Peki tamam inandım, zaten benim gibi bir babayı özlememek saçma olurdu. Sen kaç kadının peşimde koştuğunu biliyor musun?"

𝐑𝐞𝐭𝐮𝐫𝐧 𝐇𝐨𝐦𝐞 ↺ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin