Tony daireler çiziyor, arada bir koltuğa oturuyor dizini sallıyor sonra tekrar kalkıp daireler çiziyordu.
"Tony yeter artık, başım döndü."
Tony durup Natasha'ya baktı.
"Nat farkında mısın bilmiyorum ama Bella hâlâ eve dönmedi!"
Steve, Clint ve Bruce kuleye geldiler. Saat gece 2 idi, Bella 4-5 saattir ortalıkta yoktu bu yüzden herkes endişelenmiş kimse uyuyamamıştı.
Steve, Clint ve Bruce toplantı odasına girdiklerinde bütün gözler onlara döndü.
Tony hemen Steve'in yanına adımladı. Umutla bakıyordu o mavi gözlere fakat o mavi gözler çaresiz ve umutsuzdu. Gökyüzünü andırmıyor daha çok fırtınayı andırıyordu.
"Steve..."
Steve eğik başını kaldırıp mavi gözlerini kahvelerle buluşturdu, ağzını bıçak açmıyordu. Gözleri ile anlatmaya çalışıyordu, özür diliyordu gözleri ile fakat şu an Tony gözlerini okuyamayacak kadar kötüydü.
"Steve...Lütfen bir şey söyle..."
Tony'nin sesi kırık çıkmıştı, dokunsalar ağlayacak durumdaydı.
"Bucky...Hücreden kaçmış."
Tony gözlerindeki akmaya hazır olan gözyaşlarını akıttı. Kafasını Steve'in omzuna gömdü ve koca adam kimin ne diyeceğini umursamadan hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Steve derin nefes aldı, o da bıraksalar ağlayacaktı fakat dimdik durmaya çalıştı. Gözlerini yukarı dikip gözyaşlarını geri itti, dudağını ısırdı. Tekrar Tony'e baktığında darmadağın olmuş adam gördü. Kollarını kaldırıp ondan biraz küçük olan bedene sımsıkı sardı. Ve Tony'nin kulağına fısıldadı.
"Sakin ol, onu bulacağız. Kızımızı bulacağız Stark."
-
Bella gözlerini açtığında önündeki kocaman beyaz ışık gözlerini acıttı. Gözleri karanlığa alıştığı için bakmakta zorlanıyordu. Gözlerini yavaş yavaş açıp ışığa alışmasını bekledi. Neredeyse bütün vücudu ağrıyordu. Elini hareket ettirmeye çalıştığında üzerine baktı.
Bir sedye sanırım, üzerinde uzanmış ve bedeni sıkı şeylerle bağlanmıştı sedyeye. Bella etrafına baktı, nerede olduğunu anlamaya çalıştı, en son ne olmuştu?
Bella okuldan hızlıca uzaklaştı, tek istediği biraz yalnız kalmak ve düşünmek. Sonra zaten geri dönüp özür dileyecekti. Ve pansuman yapması gereken bir minik örümceği vardı, gözüne bir orman yolu çarptı. Gidip gitmemek arasında kalınca gitmeye karar verdi. Minik örümceğini bekletmemesi gerekiyordu.
Patikadan geçerken arkasından adım sesleri duydu gibi olup arkasına baktı fakat kimseyi göremedi. Bella'nın hisleri çok kuvvetliydi, neredeyse birçok şeyi hissedebilirdi.
Biraz daha yürüdükten sonra yaprak çıtırtısı duydu, hızlıca arkasına baktığında koca bir hiçlik vardı. Bella tekrar önüne dönüp yürümeye başladı, o şey belki de sincaptır veya başka bir hayvan. Biri onu neden takip etsindi ki?
Birkaç dakika daha yürüdükten sonra bu sefer adım sesleri çok yakınından geliyordu sanki tam...Arkasındaymış gibi...
Birisinin onu gözetlediğinin verdiği his ile beraber arkasında döndüğünde kafasında sağlam bir acı hissetti. Gözleri yavaş yavaş kapanıp bilinci kapanırken son kez gözlerini biraz daha açık tutmaya başladı. Son gördüğü şey ise uzun saçlı adamdı. Sonrası ise kapkaranlık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐑𝐞𝐭𝐮𝐫𝐧 𝐇𝐨𝐦𝐞 ↺
Fanfiction[Uᴢᴜɴ ᴢᴀᴍᴀɴ sᴏɴʀᴀ ʏᴜᴠᴀsıɴᴀ ᴅᴏ̈ɴᴇɴ Bᴇʟʟᴀ Sᴛᴀʀᴋ] •••• "𝐵𝑖𝑧𝑖 𝑛𝑒 𝑡𝑎𝑠𝑙𝑎𝑟 𝑛𝑒 𝑇𝘩𝑎𝑛𝑜𝑠 𝑛𝑒 𝑑𝑒 𝑏𝑎𝑠𝑘𝑎 𝑏𝑖𝑟 𝑠𝑒𝑦....𝐵𝑖𝑧 𝑘𝑒𝑛𝑑𝑖 𝑘𝑒𝑛𝑑𝑖𝑚𝑖𝑧𝑖 𝑦𝑜𝑘 𝑒𝑡𝑡𝑖𝑘." OKUMAYIN ULA YETER