|14|

364 45 22
                                    

Keyifli günler💜💙
Iyi okumalar⚘🙉
.
.

Saat: 00:20
🌙

Çıplak ayaklarımın çimene değmesiyle birlikte derin bir nefes bırakarak ağacın dibine oturdum. Kirden rengi dolmuş elbisem baldırlarıma çıkarken bacaklarımı öne uzatarak bedenimi ağaca doğru yasladım.

"Oh, demek geldin ha..."

Sesini duyduğum ağacın alaycı konuşmasıyla gülerek başımı gelişigüzel sallayarak söylediğini onaylarken tam konuşacağım sırada, "Ama onu orada yalnız bıraktın, değil mi?"  diyerek konuşmama izin vermemişti. Gülümseyen yüzüm anında düştüğünde öne doğrularak dizlerimi kendime doğru çektim. Evet, onu orada bırakmıştım çünkü gücünün farkında olmasına rağmen kullanmayı becerip becerememesi kendi sorunuydu.

"Onunla ilgilenmiyorum. Inan bana onu gördüğümde yok etmemek için kendimi zor tutuyorum tamam mı?"

Dizlerimi iyice kendime çekerek kollarımı bedenime sardım. Soğuk hissetmiyordum fakat yaşadığım zaman sık sık üşür kollarımı bedenime böyle sarardım.

"Biliyorsun değil mi? O artık ölemez. Yani arkadaşları zarar gördü."

Başımı onaylar şekilde sallayarak sırıtıp,"Doğru, o ölemez ve inan bana bu umrumda değil." diyerek omuz silktim. Umrumda değildi. Bu kadar yıl yaşamayı hak etmeyen biri yüzünden bu haldeydim ve artık ne halt yediği gercekten umrumda değildi.

"Onu izleyerek halinden zevk alırsın sanıyordum."

Ah, onu acınası şekilde görmek zevk vericiydi ama arkadaşlarına olan duygusal halini görmek canımı sıkıyordu sadece. Ağlaması yeterince güçsüz olan bedenini daha ezik hale sokuyordu.

"Inan bana, onu ağlayarak görmek sadece canımı sıkıyor. Sadece yavaş yavaş ölmesi için her şeyi yapacağım."

💢

Ağır acı hisseden bedenim gittikçe normale dönerken göz kapaklarımı zorla araladım. Beynim deli gibi zonkluyordu.

"Hyung... Jungkook..."

Dilim öyle zor dönüyordu ki kendimi dahi saniyeler sonra duymuştum. Ellerime verdiğim güçle yerimden doğrulurken bulanık gören gözlerim yeni yeni netliğe kavuştuğunda yerde yatan Seokjin'i ve Jungkook'u farketmemle hızla ayağa kalkarak hemen yanı başlarında düşmem bir oldu.

"Hyung! Jungkook! Beni duyuyor musunuz!"

Ölü gibi yatıyorlardı. Korkum ikiye katlanırken sakin kalmaya çalışarak birkaç kere bedenlerini sarstım.

"Hyung! Lanet olsun uyanın, beni duyuyor musunuz?!"

Titreyen ellerimi yumruk yaparak derin bir nefes bıraktım. Sakin kalmalıydım, ben-ben güçlüydüm değil mi? Insan değilsem onları hayata geri getirebilirdim.

Derin bir nefes daha bırakarak yumruk yaptığım ellerimi açmamla avuçlarımda beliren parlaklık buğulanan gözlerime bir güneş misali vurmuştu. Kıpırdamayan bedenlerinin arasına doğru dizlerim üzerinde sürünerek yanlarına oturdum.

Göğüslerine doğru parlayan avuçlarımı yerleştirerek gözlerimi kapattım ve damarlarımda ki sıcaklığı hissederek sadece onların ikisine odaklandım. Anında vücuduma akın eden elektrik çarpması ve ardından damarlarımda hissettiğim kanın avuçlarıma akışı oldukça olağanüstüydü. Saniyeler sonra avuçlarıma çarpan kalp atışlarını hissettiğimde kapattığım gözlerimi aralamam bir oldu.

deadline: decipher |jenmin| [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin