|35|

391 38 42
                                    

Herkese selam💙💜
Iyi okumalar⚘🙉
.
.
"Jennie- Jennie!"

Kollarım arasındaki bedenini elimle sarsarak yüzünü kendime çevirdiğimde gözlerinin yarı açık olduğunu görmüştüm.

"Tanrım... Jennie beni duyabiliyor musun?"

Derin bir nefes bırakırken herhangi bir yerden bir şey geliyor veya izleniyor muyuz diye kontrol etmek için başımı yukarı kaldırırken bir yandan da onu da kontrol ediyordum. Biraz önce neler olduğunu sonra sorgulayacaktım şu an bedeninden aldığı yarayı pansuman etmeliydim.

"S-Saçma sapan... konuşma..."

Kulaklarıma dolan sesiyle bakışlarım tamamen onu bulduğunda yüzüne düşen saçlarını yavaşça geriye attım.

"C-Canın acıyor mu- elime kan bulaştı yara almış olmalısın onu pansuman etmeliy-"

"Jimin."

Sert çıkarmaya çalıştığı sesi derin nefes alıp verdiğinden oldukça zor çıkıyordu. Fakat sözlerimi yarıda kesmeye yetmişti.

"Yara almadım."

"N-Ne ama elim..."

Ne demek oluyordu bu? Hayır hissetmiyordu o, elim belini sarıyordu şu an eğer parmaklarıma bulaşan kan ondan değilse neydi bu?

Kollarım arasında tamamen bana döndüğünde şaşkınlığımı gözardı etmeye çalışarak hemen bedenini süzdüm fakat gerçekten beyaz kıyafetinde tek bir leke yoktu.

Yerimde doğrularak kendi bedenime çevirdiğim gözlerim kısa sürede görünen koyu kırmızı renkle irice açılmıştı.

"Aman Tanrım..."

Acı hissetmiyordum, sızı hissetmiyordum ama vücudum yara almış bir şekilde kanıyordu. Ellerim kan içerisindeydi, önceden hissettiğim sızı olurdu fakat şimdi onu bile hissetmiyordum. Hiç bir şey hissetmiyordum.

"B-Bu nasıl olur, hiç birşey hissetmiyorum."

Jennie tamamen oturur bir pozisyona büründüğünde kendime gelerek hızla ayağa kalktım fakat aniden kararan gözlerim dengemi sağlamamı engellemişti.

Dizlerim üzerine düşerken yeni sızladığını hissettiğim şakaklarım göz kapaklarımı ağrıtmaya başlamıştı. Sadece şakaklarımın sızlamasını hissediyordum bu nasıl mümkün olabilirdi?

Jennie'nin bileğimi tutmasıyla kapattığım gözlerimi zar zor ona doğru çevirdim. Öyle ki bakarken bile beynim zonkluyordu.

Ne yaptığını anlamaya çalışırken bileğimi bırakmadan kendine doğru çektiği bedenimi hiç olmadığı kadar yakınına yaklaştırmıştı. Şaşkınlığıma engel olamamış bir şekilde yüzüne baktığımda parmaklarını usulca kanla kaplı yaraya dokundurarak birkaç saniye orada tuttu.

"N-Ne yapıyorsun parlıyoruz..." dedim oldukça kısık çıkan sesimle. Yüzlerimiz yakındı tenlerimiz artık birbirine alışmış gibi sürekli temas içindeydi ve bu yeni bir tehlikeyi ortaya çıkarabilirdi.

Fakat sorumu duymazdan gelerek omzumdan ittiği gibi sırtımın ıslak duvara yaslanmasına aynı zamanda sızlayan şakaklarımdan dolayı duvara vurduğum başımın ağrımasına neden olmuştu.

"Ah! Jennie ne yapıyorsun-"

"Şş..."

Aniden işaret parmağını dudaklarıma sertçe bastırmasıyla sözlerimi yarıda kesmesi bir oldu. Beni şaşkınlığa uğratıyordu şu an ve ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum. Yakındık üstelik biraz önce yaşananlardan sonra bu durumda olmamız çok, çok tehlikeliydi.

deadline: decipher |jenmin| [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin