|24|

336 45 63
                                    

Keyifli akşamlar💙💜
Iyi okumalar⚘🙉
.
.

Kollarım arasında titreyen bedenini hissetmek oldukça farklı duygulara sürüklüyordu düşüncelerimi. Dokunmaktan hoşlanmayan bedenimi şimdi sığınak gibi görüyordu. Rüyalanmış mıydı?

Saçlarına gömülü yüzümü kaldırarak ona bakmak için biraz geri çekmeye çalıştım kendimi, fakat montumun yakalarını daha sıkı kavraması yüzünü görmemi tamamen engellemişti.

"Jennie..."

Dudaklarımdan dökülen mırıltıyla öylece olduğum gibi dururken aniden bedenimin hafifçe geri itilmesiyle afallayışıma engel olamadım. Göğsümden kaldırdığı başını bana doğru çevirdiğinde göz çevrelerinde ki kırmızılık daha fazla artmış gözlerinin içindeki beyazlık daha fazla kırmızıya bürünmüştü.

"İ-İyi misin?" dedim tedirginlikle kekeleyerek. Fakat kafası karışmış gibi öylece yakalarımı tuttuğu ellerine çevirdi başını. Hemen ardından ise yakalarımı da bırakarak benden tamamen uzaklaşıp ayağa kalkmıştı. Birkaç saniye boşluğa düşmüş hissiyle öylece ona bakarken o elbisesini temizliyordu kendi kendine.

Afallayışımı gözardı ederek yerden kalktığım sırada bir yerinde herhangi bir şey var mı diye kontrol etmeye çalıştım. Fakat kendini yeniden geri çekmesi ona ilerleyen adımlarımı durdurmuştu.

"Nasıl hissediyorsun?" diye yeni bir soru yönelttim bu sefer. Böylesine sessiz kalması huzursuz ediyordu beni. Bakışlarını yüzümden devirdiğinde, "Bir şey hissetmiyorum." demesi şaşkınlıkla gözlerimin büyümesine neden oldu.

"Nasıl hissetmiyorsun, ne?"

Devirdiği gözlerini yeniden gözlerimde sabitleyerek sabır dilercesine başını iki yana sallamıştı.

"Aptal olduğunu görmekten yoruldum ama sen aptalca davranmaktan yorulmadın, Park Jimin."

Sözlerini birkaç saniyede idrak edişimin verdiği rahatlık ve hemen ardından gelen sinirle kaşlarımı çattım yüzüne.

"Özüne döndüğüne göre iyisin."

Bir şey söylemeden öylece etrafa baktığında aynı şekilde nerde olduğumuzu öğrenmek için bende etrafa bakmaya başladım. Biz nereye sürüklenmiştik? Çok mu uzaktaydık?

"Ne kadar sürüklendik?" dedim etrafı tarayan gözlerle. Her yerin karanlık oluşundan net bir şey göremiyordum.

"Çok değil."

Bakışlarımı ona çevirdiğimde ellerini yumruk yapmış aynı zamanda tuhaf bir şekilde titreyen bedenini sabit tutmaya çalıştığını görmüştüm.

"Sen... titriyorsun?"

Gözleri beni bulurken ne yapacağımı bilemeden aklıma ilk gelen şeyle montumu üzerimden çıkarıp ona doğru uzattım. Fakat montuma kısa bir bakış atıp ardından gözlerini devirerek iki yana sallamıştı başını gelişigüzel.

Gerçekten şu hareketleri yüzünden ona yardım falan etmek istemiyordum. Bana doğru düzgün bir şey anlatmıyordu ki ona göre hareket edebileyim. Sinirle montumu kendime çekerek yeniden üzerime giyip, "Nerdeyiz?" dedim biraz önceki cevabına karşılık. Ben net göremiyorken onun bu karanlıkta neyi nasıl gördüğünü şimdi kafamda sorgulamayacaktım. Ölü değil miydi? Bir şekilde görüyordu demek ki.

"Kafenin arkasında kalan ara yolların birindeyiz."

"Ah, çok değilmiş demek ki."

Içimin rahatlamasıyla derin bir nefes verdim. Gerçekten oldukça uzağa sürüklendiğimizi hissetmiştim. Havada ve yerde sürüklenişimiz o kadar fazla geldi ki şu an hala daha ellerim sızlıyordu. Peki o patlama neydi?

deadline: decipher |jenmin| [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin