|33|

374 43 67
                                    

Keyifli okumalar⚘💜
.
.

💢

"Onun için zor olduğunu biliyordum. Böyle bir durumu açıklığa kavuşturmak çok zor. Fakat başka çaresi yok, anlıyor musun bunu yapmak zorunda."

"Artık oda biliyor mu?"

Ağacın kendinde has ses tonunu işittiğimde sorgusuzca beni dinlediği için iyi hissetmiştim. Iyi hissetmek, bu nasıl dile dökülür ki? Artık üzerimde tonlarca yük varmış gibi hissetmiyordum ya da ilk günkü gibi aniden nefesim kesilmiyor boğazımda baskı olmuyordu. Bir şeyler yolunda gidiyordu ve bu yüzden iyi hissediyordum. Belki de dile gelmesi zor bir cümleydi iyi hissetmek.

"Evet, ölü bedenimin sadece kendisine göründüğünü biliyor artık... bunu ona daha önce söylemeliydim biliyorum ama düşüncelerim sadece intikam ve nefretle doluydu."

Derin bir nefes bırakıp gövdesine yaslanırken onun kendini gösterirken arkadaşlarının gözünün önünde bayılmasını düşünmeden edememiştim. Böyle bir durum olacağını biliyordum.

"Ah güzel Boss, Park Jimin ve sevgili arkadaşları varlığımı bilmediği sürece beni tehlike olarak görmesi iyi değil." dedim başımı da gövdesine yaslayıp kollarımı bedenime sararak. Hayvanlar genelde üç harfli görürler ve havlarlardı, ben üç harfli değildim ama Boss'un gözünde tehlikeli bir hayalettim ve bu durum sadece onun için geçerliydi.

Boss özel bir köpekti. Park Jimin'in bunu öğrenmesine şaşırmıştım doğrusu. Aniden aklı çıkar arkadaşları gibi düşer bayılır sanıyordum ama gayet iyi dost olmuşlardı. Ve onunla olan iletişimi öyle kuvvetli bir hal almıştı ki arkadaşı bayıldığında ve hep birlikte arabaya bindiklerinde gözünü ondan ayırmamıştı.

"Ah! Gerçekten bu aralar fazla  düşünmüyor musun Kim Jennie?"

"Ne? Hadi ama hiçte bile." dedim dudaklarımı büzerek. Fakat kısa sürede fark ettiğim durumla hızla yerimden doğruldum. Parmaklarım usulca dudaklarıma giderken parmak uçlarıma değen tek bir çatlak hissetmemiştim. Aksine dudaklarımı hiç olmadığı kadar rahat hareket ettirebiliyordum.

"Sen-Sen bunu gördün mü?"

Hızla yüzümü ağacın gövdesine dönerek parmaklarımla dudaklarımı işaret ettim.

"Bu nasıl mümkün olur...?"

Kendimce mırıldanışıma engel olamazken parmaklarımı dudaklarımdan çekemiyordum. Bu normal miydi? Böyle bir şey mümkün müydü?

"Neden mümkün olmasın? Dudaklarını bir güzel sömürmesine izin veren sendin. Dudakların böyle bir etkileşime hazırlıksız yakalandı."

Sözleri üzerine sertçe gövdesine vurduğumda bedenimi aynı şekilde geri savurması da bir olmuştu.

"Hiç kızma doğru söylüyorum."

"Tanrı aşkına kes şunu!"

Sırt üstü düştüğüm çimenlerden doğrulduğum sırada ağacın yanına fotoğraf çekilmek için gelen yılışık bir çift görmüştüm.

"Aman Tanrım görüyor musun benimle fotoğraf çekiliyorlar, ah! Bu yaşayan bedenler çok düşünceli."

deadline: decipher |jenmin| [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin