|39|

364 43 17
                                    

Keyifli akşamlar💜💙
Iyi okumalar⚘🙉
.
.

Jennie... melek mi olmuştu?

Gördüğüm görüntüsünün halisünasyon olduğuna kanaat getirip sıkıcı kapattım gözlerimi. Bu mümkün olamazdı, ölü bir beden melek olamazdı. Kendisi de demişti, Tanrı'nın ona vermiş olduğu bir cezaydı bu.

Acıyla kıvranan bedenime rağmen kendimi zorlayarak yerden kalkmaya çalıştım. Beni hiç olmadığı kadar zorluyordu ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum o tehlikede olabilirdi buraya nasıl gelmişti? Canı acıyordu, acıdan kıvranıyordu, terliyordu sürekli.

Karmakarışık olmuş zihnimle düşünmeye daha sonra kadar vererek kendimi zorlayıp yeniden doğrulmaya çalıştım. Fakat saniyeler içinde Jennie'nin sesini yanıbaşımda işitmem kendimi zorlama çabalarımı yarıda bırakmıştı.

"Burdan gitmeliyiz."

Endişeli geliyordu sesi. Geldiğinden beri neler yaptığını görememiştim bile. Zihnimde dört dönen tek soru onun buraya nasıl geldiği ve nasıl toparlandığıydı. Çok geçmeden kollarımda hissettiğim elleriyle gözlerimi araladım. Yere bakan başımı ona kaldırırken bedeninin ardında kocaman bir beyazlık gözüme çarpıyordu. Kanaat getirdiğim halisünayon sanki gözlerim önünde gerçeğe dönüyor gibiydi. Ben... ben gerçekten hiç iyi değildim.

"Tanrım... berbat görünüyorsun." Başı bir arkaya bakıyor bir bana dönüyor ama bedenimi hiç bir şekilde bırakmıyordu. Buğulu gören gözlerimi yeniden kapatarak onun da yardımı ile zar zor kalktım ayağa. Nefesim hiç olmadığı kadar ciğerlerimi acıtıyordu. Nefes aldığım her saniye aynı zamanda sırtımda kat kat artan acımı etkiliyordu. Beynim uğulduyordu, sesler bazenleri suyun altından geliyor gibiydi neler döndüğünü çözemiyordum. Tek hissettiğim acı ve ağır halsizlikti.

"Jimin... beni duyuyor musun?"

Sesinden endişeli tını kulağıma işlerken başımı sadece aşağı yukarı sallayabilmiştim. Konuşmaya halim bile yoktu.

Neler olduğunu bilmek istiyordum ona sormak istiyordum, artık sorularla boğuşmak yerine her şeyi bilmek istiyordum. Fakat bu isteklerimi sadece ben işitmiş ve ben duymuştum.

Saniyeler içinde kulağıma patlama sesine benzer büyük bir ses yankısı geldi. Aynı zamanda da Jennie'nin gırtlaktan gelen hırlayan ses tonunu işitmiştim böyle bir ses ondan ilk defa duyuyordum.

"Elimi sakın bırakma."

Kulağıma net gelen sesi ardından elimi sıkıca tuttu başımı dahi kaldıramadığım saniyelerde ayaklarım yerden kesilmişti. Elimden çok bileğimi tutuyordu. Çıplak üst gövdeme sabahın sert rüzgarları vururken üşüdüğümü dahi hissetmiyordum. Sadece sırtımda kramp gibi oldukça net hissettiğim hareketlilik, hem korkutuyor hem de canımı çok acıtıyordu.

Aradan geçen bilemediğim zaman diliminde onun bileğimi bırakmadan peşinden sürüklenmiştim. Saatler, belkide bir buçuk iki saat önce belki de daha kısa bir sürede onu kucağımda taşıyan benken şimdi onun tarafından kolumu dahi kıpırdatamıyor öylece peşinden sürükleniyordum. Nereye gidiyorduk? Saçlarım sürekli alnıma dağılıyor bazen alnım açılıyordu. Sanki rüzgara doğru gidiyorduk, belkide ufak bir yanıltı içindeydim.

Bedenim öyle yorgundu ki bir daha uyanmama endişesi yüzünden uykuya teslim olamıyordum. Şu an iliklerime kadar hissettiğim her şeyin aynısı kısa süre önce Jennie'nin başına da gelmişti. Terliyordu, halsizdi, hareket edemiyor sürekli canı acıyordu. Şimdi ben de aynı durum içindeydim.

"Dayan Jimin, iyi olacaksın!"

Uzaktan ama yakından geldiğini işittiğim ses tonu beni düşüncelerimden çekip alırken yine ona hiç bir cevap verememiştim. Sık nefeslerim arasından sadece aralayabildiğim dudaklarım ve asla başımı kaldıramayışım beni hiç olmadığı kadar zorluyordu.

deadline: decipher |jenmin| [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin