|36|

372 37 18
                                    

Keyifli akşamlar💙💜
Iyi okumalar⚘🙉
.
.

💢

Jennie gittikten sonra kendimi ilk defa böylesine tuhaf hissediyordum. Sanki birçok şey olmuş ama hiç bir şeyden haberim yokmuş gibiydi. Ne kadar saattir koltukta öylece oturduğumu bilmiyordum bile. Zihnim o derece karışık bir haldeydi.

"Ya, Jimin-ah."

Kulaklarıma dolan Hoseok'un sesiyle başımı ona kaldırırken çoktan önüme oturmuş elini omzuma koymuştu.

"Dostum neyin var?"

Benimle her zamankinden daha ilgili olduğunu çok net hissedebiliyordum. Bir sorun olabileceğine endişe ediyordu.

"Biraz tuhaf hissediyorum Hyung ama iyiyim." diye yanıtladım sorusunu. Göğüs kafesimde atan kalbim ilk defa zorluyordu beni.

"Nasıl tuhaf?"

Çekingen bir halde yüzüme bakarken tebessüm ederek dizine dokundum. "Hyung, iyiyim ben sorun yok." Onu rahatlatmak adına gülümserken yinede emin olmamış gözlerle bakıyordu yüzüme.

"Jimin-ah dinle bak, yaşananlardan sonra bu konu hakkında hiç konuşmadık. Kulağa delice geliyor yani... ah, beni anladığını biliyorum bak biz-"

"Hyung..."

Sözlerini yarıda kesmek zorunda kalmıştım. Demek istediği 'duruma inanmak zor ama yinede yardımcı olabiliriz' di. Fakat bunu dile getirirken bile zorlanıyordu onu zor durumda bırakamazdım.

"Benim için endişelenme inan bana iyi hissediyorum." dedim gülümseyerek. Çünkü göstermeselerde hala alışamamıştı bu duruma. Bunu çok net görebiliyordum bu yüzden yeterince zor durumda hissediyorken onları daha da zora sokmak istemiyordum. Belki de zamana kalmalıydı alışmaları.

"Diğerleri nerde?" Bakışlarımı etrafa gezdirdiğimde, "Herkes uyudu dostum." diyerek gülüp elini omzuma vurmuştu. Ardından yerinden kalkıp mutfağa geçerken, "Sende iyice ev kuşu oldun iş yerine gitmeyi düşünüyor musun?" demişti alay edercesine. "Bak bir çalışan koydun oraya sabah akşam koşturuyor."

Bir çalışandan kastı He Won'du. Ah, kabul etmeliydim ki kız oldukça iyiydi fazlasıyla enerjikti çünkü birçok işin üstesinden geliyordu. Tabii diğer çalışanlarımda.

"Beni kovuyor musun Hyung?" diye sordum üzgün bir ses tonuyla. Bir yandan da duvardaki saate baktığımda saatin üç buçuğa geldiğini görmüştüm. Bu saate kadar ayakta durmak için enerji içeceği içmem gerekirdi oysa. Bedenim gittikçe daha da değişime uğruyordu yoksa yeni güçler mi geliyordu fark etmediğim? Jennie doğru diyordu belkide, onların nasıl geldiğini asla anlayamacaktım.

"Yarın sabah evet. Şimdi uyuma vakti hadi yürü evin en küçüğü bile uyudu sen hala Baykuş gibi ayaktasın." demişti mutfaktaki işini halledip yanıma gelirken. Böyle azarlaması beni ister istemez güldürüyor tüm stresimi alıp götürüyordu. Heralde asıl annemden azar yemek böyle olurdu. Hoseok bunun canlı örneği gibiydi.

"Orda mı yatmayı düşünüyorsun?" diye sorarken burasının daha cazip geldiğini hissetmiştim bu yüzden başımı aşağı yukarı sallayarak koltuğa doğru uzanıp dizlerimi kendime doğru çektim. Oda biliyordu ki iki kişilik koltukta dizlerimi kendime çektiğimde hemen sığıyordum.

"Burada Namjoon Hyung asla yatamaz." dedim gülerek. Sesim olduğundan daha yumuşak bir tonda çıkıyordu. Hoseok henüz yatmadan elinde kırmızı battaniyem ile gelirken, "O nerden çıktı?" diye sorduğunda gelen kahkaha isteğimi bastırmamıştım.

"Onun uzun bacakları var bilmiyor musun?"

Sözlerim üzerine birkaç saniye öylece yüzüme anlamamış gözlerle baktığında bacaklarımı göstermek için yukarı kaldırıp indirerek kollarımı bedenime sardım trip atarcasına. Fakat çok geçmeden dediklerimi anlamış olmalı ki koca bir kahkaha patlatmış elindeki kırmızı battaniyeyi bedenimi yok edecek şekilde üzerime fırlatmıştı.

deadline: decipher |jenmin| [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin