Utanç

944 42 2
                                    

Giden mi suçludur yoksa kalan mı? Kalan gidenin gitmesine ses çıkarmıyorsa çoktan giden bellidir aslında.

Savaş'ın çıktığı merdivenleri hızlı bir şekilde çıkmaya başladım. Öyle laf koyup gidemezdi. Lafı en son ben söylemeliydim.

Koridorun sonundaki siyah kapı görüş açıma girince, adımlarımı yavaşlattım. Kapıyla aramda bir adım mesafe kala durdum. Kapıya vurmalımıydım. Bodoslama mı dalmalıydım.

Düşününce ikinci seçenek daha cazip gelince kapıya vurmadan kendimi odanın içinde buldum.

Daha önce bu odaya girmek istemiştim ama Savaş buna izin vermemişti. Kısmet bugüneymiş. Gazamız mübarek olsun.

Odanın içi beklediğim gibi siyah ağırlıklıydı. Daha çok gri ve beyaz hakimdi odaya. Bir çift kişilik yatak ve onun yanında bir tane koltuk vardı. Ama Savaş yoktu.

Hemen yanımdaki beyaz kapı açılınca Savaş elinde havlu ile odaya giriş yapar yapmaz, gözlerimin yerinden çıkacağını hissettim. Hiç atmadığım kadar bir çığlık kaçmıştı ağzımdan.

Hızlı bir şekilde arkamı ona dönüp ellerimi gözlerime siper ettim. Aman Allah'ım gördüğüm şey hayır, hayır gerçek değil di. Ben Savaş'ı çıplak görmüş olamam.

"Siktir.. Senin ne işin var lan odamda." Sinirle bağırınca ne yapacağımı bilemez oldum.

"Sen giyin ben çıkıyorum." Tam odadan çıkıyordumki kapıyı kapatıp beni tekrar odaya soktu. "

Gözlerimi öyle bir sıkı kapatmıştımki bir milim göreceğimden endişeliydim. Savaş'ın nefesini hissettiğimde yanıma geldiğini anlamam uzun sürmemişti.

" Gözlerini aç."

Başımı iki yana salladım." Hayır. "

Ellerini koluma geçirdi. Tırnakları derime iz bırakacağı garantiydi. Öyle sıkıyorduki, damarlarımın bir nebze kana ihtiyacı olduğunu hissettim o an.

"Aç diyorum sana."

"Üzerini giy."

"Havlu var merak etme."

Gözlerimi yavaşça açıp ilk önce karşımda duran Savaş'a sonra başımı yavaşça aşaya indirip üzerinde damlalar olan karın kaslarına baktım. Mübarek o ne be öyle baklava mı en son 8 saydım gerisi yok. Maşallah baya uğraşmıştır o dilimleri yapmak için.

Baklava dilimlerine biraz fazla baktığımı Savaş' ın dalga geçen sesiyle anlamıştım.

"Çok sevdin galiba. Bir kereliğe mahsus dokunmana izin verebilirim."

"Saçmalama istersen, ben şey yani.. Off."

"Sanki ilk defa görüyorsun."

"Ne demek istiyorsun."

"Ne anladıysan o."

Sözleri kanın beynime sıçramasına sebep olurken öfkeyle bağırdım.

"Senin ağzına sıç..."

"Hop hop o ağzını topla yoksa ben toplamasını bilirim."

"Ne diyorsun sen be. Laflarına dikkat etmesi gereken kişi sensin ben değil. Adam ol ilk önce."

"Adam olduğumu biraz önce görmüş olduğunu sanıyordum." Deyip yaramaz çocuk gibi bir gülüş sergiledi.

"Utanmıyormıyormusun. Şeyini gördüm resmen." Derken bile yüzüm kızardığına emindim. Hayatımda ilk defa penis görmüştüm. Çok utanç vericiydi.

"Neyimi?"

Halaa gülüyordu ya terbiyesiz.

"Ben gidiyorum aşada seni bekliyorum. İsteklerini yapıp defolup gideceğim."

Arkamı ona dönüp gideceğim sırada beni sinir edecek. Hatta yüreğimi parçalayacak o sözleri söyledi.

"Birden çok kişiyle yattını sanıyordum. Sadece Aras'a sözün var galiba. Yoksa böyle gerçekçi utanamaz bir insan. Yada çok iyi rol yapıyorsun."

Kalbim kaç keredaha kırılabilirdi. Herkes sözleşmiş gibi sırayamı girmişti. Ben Aras ile yatmamıştım. Hiç kimseyle yatmamıştım. Ama bunu o bilmiyor beni yargılıyordu. Yargılasındı. Umrumda değil di. Bilmiyorum belkide umrumdaydı. Yavaşça ona doğru döndüm. Gözlerinin içine bakmalıydım konuşurken.

" Gerçekten böyle mi düşünüyorsun."

"Evet."

"Kırılacağımı bilmeden yaptığın her cümleni vakti geldiğinde ödetirim."

"Beklerim." Deyip göz kırptı. Odadan çıkmak için hareket ettiğimde yine konuşmuştu.

"Ve.. Laz kızı kırılman umrumda değil."



Karanlık Tutku (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin