Yollar uçurum gibiydi kalbimde. Göz yaşlarım ise o uçurumdan tane tane düşen hayallerimi kapsıyordu. Beni ona satmış, kendi halime bırakmıştı. Oysa biraz olsun beni sevebileceğini düşünmüştüm, yanılmışım.
"Boşuna nemleniyor gözlerin. Onun için değerli olsaydın eğer, senin için savaşır asla seni almama izin vermezdi."
Arabanın koltuğuna sırtımı yaslarken ona bakmıştım. Beni o pis işleri için istiyordu ama asla buna izin vermezdim. Ölürüm yinede namusumu ayaklar altına vermezdim.
" Onun beni sevip sevmemesiyle ilgilenmiyorum. O kendinden başkasını sevemez. Hem ayrıca beni almak için boşuna buralara geldin. Asla senin için çalışmayacağım."
Cebinden bir dal sıgara alıp ilk önce bana uzattı. Başımı yan tarafa çevirip almayacağımı anladığında O da başını cama doğru çevirmiş, kapalı olan camı yarıya kadar indirmişti.
" Beni sana kötü tanıttı değil mi? "
" Ne isen onu anlatmıştır, ne eksik ne fazla."
" Ya ben onun anlattığı gibi biri değilsem."
Söyledikleri ile ne demek istediğini anlayamamıştım. Gözlerimi devirip tekrardan camdan dışarıya ormandaki yeşilliklere odaklanmıştım.
Başıma tekrardan ona doğru çevirdim. O hala sıgarasını içmeye devam ediyordu.
" Biz nereye gidiyoruz. "
Sadece biraz düşündü ne diyeceğini tartar gibiydi Aslında onun Savaş'a olan düşmanlığı beni birazcık korkutuyordu, ama elimden gelen hiçbir şey yoktu. Savaş beni bir piyon gibi elinde oynatmış oyun bittikten sonra da değersiz bir eşya gibi beni Giray'a satmıştı.
"İstanbul içindeyiz merak etme. Gideceğimiz yerde seni biri bekliyor. Belkide birileri, bunu gidince göreceksin zaten."
Bizleri derken beni sattığı ya da satacağı adamlardan mı bahsediyordu. Kalbimdeki sızlama öyle bir haldeydiki hiç kimse bana yardım edemezdi bundan sonra. Beni satmasına rağmen Savaş'ın sıcak ellerine sıcak kalbine ihtiyacım vardı. En kötü insanın kalbinde en ufak da olsa bir beyaz ışık mutlaka vardı. Beni öpmüştü bu yaşananlar yalan olamazdı. Bana değer vermese beni öpmezdi. Ya da ben kendimi böyle kandırıyordum. Bilmiyorum hiçbir şey bilmiyorum.
Gözlerimdeki yaşı silip öne doğru eğilip ona doğru baktım.
"Annem nerde."
"Gideceğimiz yerde."
"Şaka mı? Dalgamı geçiyorsun benimle. Annem nerde diyorum. " Verdiğim tepkinin yüksekliğini, arabayı kullanan kişinin yalandan öksürmesiyle anlamıştım.
Arabanın durmasıyla Giray'ın da kapıyı açıp inmesi aynı anda olmuştu. Daha ben kapımı açmadan, Giray arabanın kapısını açıp beni kolumdan tutarak dışarı çıkarmıştı. Kapıyı kapatıp arabaya yaslarken beni, içimden tek geçen şey vakit buraya kadarmış demek oldu.
"Şimdi sana bazı şeyler anlatacağım. Sen beni sorgusuz dinleyeceksin ve asla soru sormayacaksın."
Tuttuğu kolumun acısıyla biraz kıpırdadıktan sonra, kolumun acıdığını anlayıp bırakmıştı. Bir adım benden uzaklaştıktan sonra etrafa bakıp yeniden bana baktı.
" Savaş sana benim, kadın ticareti yaptığımı söyledi değil mi? Ama ben öyle bir şey yapmıyorum, bunu sana söyledi çünkü onun bunu böyle bilmesini istedim. Başka türlü seni ondan alamazdım. Senden intikamını aldığını sanarken içerde annen ile birlikte yaşayacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Tutku (+18)
Teen FictionSeni seviyorum Beni sevmen umrumda mı? Değil mi? Değil. O zaman neden bırakmıyorsun beni. Bitmedimi intikamın bitmedimi beni yaralayışın. Ne kadar daha yanacak canım.. Üzülme laz kızı zamanı geldiğinde.. Seni üzdüğüm gibi sende beni üzmene izin vere...