"FİNAL"

990 20 25
                                    

         Gözlerimi güne açtığım ilk andan bu yana saatler geçmiş olmalıydı. Ama ne gelen vardı nede giden. Sanırım beni açlıktan öldürmeyi planlıyorlardı.

Biraz daha gelmezlersede bunu başaracaklardı.

Karnımdan gelen sesler açıktığımı haykırıyor, adete yemek diye dileniyordu.

Ama ağlasada, sızlasada ona yemek yoktu.

%

Bir saatin ardından, artık isyan başlatacağım sırada odanın beyaz kapısının, gümüş rengindeki kolu aşağı doğru büküldüğünde rahat bir nefes almıştım.

Artık yemek yiyebilecektim sanırım..

Rüzgar bir adım atıp, karşıma geçtiğinde ona bakmakla yetindim.

"Beni buraya neden getirdin?" Diye sordum sakin sesimle.

Biraz sinirli gibi olsada, sakin davranmaya çalışır gibiydi. Elindeki yemekli tepsiyi komidinin üzerine koyup bana baktı.

"Bir düşün bakalım, seni buraya neden getirmiş olabilirim. Senden ne istiyor olabilirim bir düşün."

Ne demek istediğini pek anlamasamda salağa yatacakta değildim.

"Ateş olsan cürmüm kadar yer yakarsın."

"Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş o suyu kaynatır yok eder bilirmisin. "

"Hım güzel söz. Alkış da bekliyormusun?"

"Bence yemeğini yemelisin."

"Yemem demek çok istesemde, midem buna karşı." Deyip, yemekleri büyük bir iştahla tükettim.

%

"Evet yemeğini de yediğine göre sıra geldi bizim hesabımıza!"

Tehdit gibi algılasam da üzerinde durmadım. Çünkü şuan da farklı bir problemim vardı.

Başım dönüyordu. Uyku ile uyanıklık arasında ki ince çizginin üzerindeydi sanki.

Dejavu yaşıyor gibiydim. Gibisi fazlaydı aslında. Çünkü emindim yemek de yada su da ilaç vardı.

Rüzgar'ın yakasından tuttum hızla.

"Ne vardı yediklerimde, kafam bir milyon olmuş gibi."

"Kaybetmeme sebep olduğun bir milyon mu? Hım... Şöyleki sana küçük bir uyuşturucu vermiş olabilirim. Sonuçta kaybettiğim paramı geri bir şekilde alacaktım değil mi?"

"Benim sana verebilecek param yok!" Deyip geri çekildiğimde başım dönmeye bir level daha atlamış gibiydi.

"Sen değil başkası verecek parayı."

"K kim?"

"Savaş sana karşılık para teklif etti." Dediğinde artık bedenimi zor bela ayakta tutuyordum. Duyduğum sözleri ise kanımın donmasına sebep olmuştu.

"Savaş paramı verip seni alacak ama ona seni nasıl vereceğimden bahsetmedim. Küçük bir oyun oynayacağız, seni alıp gitmesi için. Boş bir arazide karşısına bir maket olacak. Maketi ilk onikiden vuran seni alacak. Ama tabi o bir şeyi asla bilemeyecek."

"Neyi?" Diyebildim, güçlükle ve son cümlesi beynimdeki kanın akışını kesmeye yetti.

"Maketin arkasında senin olduğunu. Ölüm yaklaşıyor senin için küçük kız hemde bir zamanlar sevdiğin kişi tarafından."

%

Gözlerimi açtığımda, sandalye de ellerim ve ayaklarım bağlı bir şekilde oturuyordum. Karanlık olmak üzereydi. Vücudum felç geçirmiş gibi hareket edemiyordum. Kafamı kaldırmaya mecalim yoktu. Bana ne verdiyse, uyuşmuş gibiydim.

Uzaktan sesler duyuyordum, ama konuşmaları ayırt edemiyordum.

Sonra bir silah sesi duyuldu. Ürktüm ama yine çaresiz kıpırdayamıyordum. Biliyordum o gelmişti.

Bir zamanlar beni öldürmek isteyen adam, sonrasında beni seven adam.

Kaderin önüne geçilemiyor dedikleri buydu demek ki.

Yıllar önce onun elinden ölmem gerekiyorken, yıllar sonra yine onun ellerinde can vererek buluyordum kendimi.

Tek düşündüğüm kızımdı. Onu son kez göremeden göçüp gitmek çok zordu benim için.

İlk göz ağrımı, karanlık tutkuma yenik vermiştim.

Bir silah sesi duyuldu ilk önce. Sorasında, saniye geçmedi sırtımda keskin bir acı hissettim.

Boğazımdan firar eden inilti, ağzımın bağlı olması sebebi ile içimde yankılanmıştı.

Buraya kadarmış Gamzeli.

Bir adım sesi duydum. Bekledim. Gelenin kim olduğuna baktığımda, göz göze gelişimizle ağzından tek duyduğum küfürdü.

Sonra mı? Yanıma eğildi. Ağzımı, ellerimi, ayaklarımı çözdü.

Halbuki içimde kördüğümdü. Keşke onlarıda çözebilseydi.

"Lan sikeceğim lan. Seni bulup dünyanı karartmazsam tüm dünya bir olup beni siksin orospu çocuğu! Nazar iyimisin kendine gel ne olur ne olur ölme. Bu böyle bitemez anlıyormusun? Laz kızı ölemezsin!"

"Yolun sonu gamzeli. Kırgın yada kızgın değilim. Hem senin yanındayım daha ne olsun."

Kan içime akarken telaşla bağırmaya, beni kaldırmaya çalıştığında, biraz zorlansada kaldırabilmişti beni. Ama hissediyordum, bugün benim ondan son gidişim olacaktı.

" SSavaşşş.... "

" Yorma kendini kurtulacaksın. Böyle bitemez tamam mı çok şeyler yaşadık bizim hikayemiz mutlu sonu hakediyor. Sakın ölme sakın. Elim kırılsaydı da basmasadım o tetiğe lanet olsun!"

"Kızımızı bul Savaş.. Onu bul.. Seni çok sevdim Gamzelim. Beni bir gün unutsan bile bunu unutma olur mu?"

Başım geriye düşerken, Savaş'ın ismimi haykırmasıydı son duyduğum şey.

Bundan sonrası ise koca bir karanlık....




Savaş çektiği büyük özlem ile gelmişti, uzak şehirlerden. Sevdiği kadını alabilmek ve temiz bir sayfa açabilmek için ama, ne kadar temiz bir sayfa açarsan aç kirlenmişti artık, izi kalmıştı bir kere.. Yemin etti Savaş bir gün kızını bulup oğlu ile tanıştıracaktı. Ama kader ağları örmüş, kızını bulamadan vefat etmişti. Savaş'ın oğlu ise intikam almak için sıraya girmişti. Üvey kardeşini bulup annesinin ona anlattığı, yalan olduğunu bilmediği gerçekleri vardı.
Genç çocuk annesi için intikam için geri dönecekti. Annesi ne yaşamışsa hepsini üvey kardeşine birer birer yaşatacaktı.


Son...

Biliyorum kısa oldu. Ve biliyorum ki beklenmedik bir sondu.

Aslında ben farklı bir bölüm hayal etmiştim. Hatta bölümüde yazmıştım fakat, telefonum bozulunca yazdığım bölüm uçtu gitti. Kurtarmaya çalışsamda fayda etmedi.

Bölüm neden mi geç geldi? Hemen açıklık getireyim.

Hikayeme olumsuz yorumlar yapan kişiler yüzünden moralim bozuldu ve aklımı hikayeye veremedim. Bu yüzden final kararı aldım. Çok üzgünüm..

Ama "Karanlık Sırlar" Adlı hikayemi devam ettirmeyi düşünüyorum.. Sizleri seviyorum...

Kocaman öpüyorum 😘😘

🦋

💙

😍

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 30, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlık Tutku (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin