Kan

572 20 25
                                    




        Gecemi gündüzüme çevirenim, hayatıma renk katanım. Ömrümün yettiği kadar onunla olmak isteyeceğim tek insan, şuanda imkansızı başarmıştı.

Gökyüzünde iki tane F-16 ve dumanlarla birlikte yapılan bir kalp semalarda süzülüyordu.

Bunu nasıl başardı bilmiyorum ama benim yelkenler çoktan suya karışmıştı.

Aniden dışardan gelen çocuk topluluğuna baktım. Hepsinin elinde birer kağıt, ve onların üzerine yazılmış harflerden oluşan kelime..

'BENİ AFFET'.

Affetmek mi? Unuttum ki. Zaten ben kin tutmayı bile becerebilen biri olmamıştım hiç bir zaman.

Gözlerimin önü bulanıklaşırken, Savaş elinde bir demet papatya ile birlikte ortaya çıkmıştı. Gözlerine sevdalandığım adam, yüreğime hapsolmuş sevdan. Gamzendeki çukura ölürüm ben. İyiki çıkmışsın karşıma, iyiki benimsin.

İnişli çıkışlı olsada yollar, sevdaya vız gelir. Heleki o sevda sen isen, uçurumlu yolları gözüm kapalı giderim ben.

Dışarı çıkıp Savaş'ın karşısına geldiğimde durup o siyah gözlerine bakakaldım. Gözlerindeki aşk ile bana doğru bakarken, gözlerindeki mutluluğa tanık olmuştum.

Bir adım bana yaklaşıp aramızdaki mesafeyi daraldıp, aşık olduğum gamzelerini ortaya çıkardığında, bir bacağının üzerine eğilip papatyaları bana doğru uzattı.

"Her günü, her saati, her saniyeyi seninle beraber geçirmek istiyorum. Birlikte yaşamak değil, beraber yaşlanmak istiyorum. Sana ömür boyunca, başımın etini yeme fırsatı tanıyorum laz kızı. Benimle birlikte torunlarımıza el öptürmeye evet dermisin?"

Hiç beklemediğim bir anda yapılan teklif karşısında ne kadar şaşırsamda belli etmedim. Eğer o gece o olaylar olmasaydı biz zaten evlenecek ve mutlu bir aile kurmuş olacaktık.

Onu ne kadar çok seviyor olsamda, hala içimde küçük bir kırıntı vardı. Ne zamana kadar daha böyle devam ederdi bilmiyorum ama ben son kez diye diye bu zamana kadar gelmiştim.

Etraftan evet nidaları haykırırken, arkamda bir hareketlilik hissettim. Ve bunun kaynağını dönmeden Orhan'ın seslenmesi ile anladım.

"Gençler aşk yaşamak için güzel bir gün olabilir, fakat doğru bir zaman değil. Hemen dağılın yoksa ekip çağırmak zorunda kalırım."

Romantizmin ortasına bomba gibi düşen Orhan ile, Savaş çatık kaşları ile ayağa kalktı. İnşallah kavga çıkmazdı, yoksa sonu kötü biterdi ve ben hiç karakol havası çekecek durumda değildim.

" Haklısınız,, süpriz yapmam gerekiyordu, zaten gidiyorduk. "Deyip bileğimden tutup çekiştirdiğinde, sinirlenmeyip uysal davranmasınamı, yoksa cevabımı beklemeden beni çekiştirmesinemi şaşırsam bilemedim.

Geri doğru baktığımda ise Orhan'ın çoktan eve doğru gittiğini gördüm. İnsan bir yardım eder belki kaçırılıyorum. Değil mi ama?

Gitmemi dört gözle bekliyormuş demekki, hiç  bir tepki vermediğine göre.

Arabanın önüne geldiğimizde, beni arabaya yaslayıp dudaklarıma sert bir şekilde yapıştı. Dudaklarımızın teması içimdeki elektrik akımının güçlü olduğunu simgeliyordu.

Kana susamış bir vampir edasıyla açlıkla dudaklarımı sömürürken, kendimi geri çekebilmeyi başarmıştım.

"Teklifini kabul ettiğimi sanmıyordum, hemen yapıştın kedi yavrusu gibi. Telefonun kulaklığı gibi girdik birbirimize."

Karanlık Tutku (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin