Gözlerimi, kulağımın işittiği kahkaha sesleri ile aralamıştım. Birileri güne çok erken başlamıştı sanırım. Yada ben geç kalmıştım.
Yataktan doğrulup ayağımı yere doğru sarkıtıp, esneyerek kendime gelmeye çalıştım. Kaç saat uyumuştum ben?
Yavaşça ayaklanıp odanın kapısını araladığımda o gülüşme sesleri yeniden kendini duyurmuştu.
Salona geçiş yaptığımda beni bekleyen tehlikenin henüz farkına varmıştım. Tanımadığım bir kız ve Savaş ellerinde çay bardağı gülüşüyorlardı. Kimdi bu kız, bu saatte burada ne işi vardı.
Varlığımdan bir haber sohpetlerine devam ederlerken, yalancıktan öksürüp varlığımı gözler önüne sermiştim. Siyah kısa saçlı kızın gözleri beni bulduğunda gülümsemesi yüzünde solmuştu. Ne alaka?
Göz devirerek Savaş'a bakıp gülümsemeye çalıştım.
"Erkencisin... iz." Deyip kıza bakmıştım.
"O kim.?"
Savaş çay bardağını önündeki masaya bırakıp tekrar bana bakmıştı.
"Tanıştırayım sizi Gül, çocukluk arkadaşım." İsmini yeni öğrendiğim kız "Eksik, ben onun herşeyiyim." Diyerek sonlandırmıştı sözlerini.
"Bende Nazar." Ne diyeceğimi bilmiyordum, sahi biz neydik onunla. Bir fikrim yoktu.
"Siz ne oluyorsunuz? Savaş senden hiç bahsetmedide." Dedi kendini beğenmiş bir tavırla,beni küçümseyerek.
Savaş'ın bir cevap vermesini bekledim, o gerekeni söyler diye umuyordum. Umduğum bir kaç saniye sonra gerçekleşti.
"Nazar önemsiz biri, boşver onu hadi gel biz mutfağa geçelim." Deyip kızın ellerinden tutmuş mutfağa doğru sürükleyince, kalbimde bir sızı hissetmiş gibiydim.
Dün gece güzel sözleri söyleyip sabahında yüzseksen derece dönen kişiye ne diyilirdiki. Kısaca ayarsız.
Kıskançlığı bir yana bırakıp mutfağa doğru ilerleyince gülüşmeleri yine kalbimde deprem etkisi yaratıyordu. Enkaz olan yüreğim daha ne kadar harabe kaldırırdı bilemiyordum. Geldiğimi belli etmek amaçlı boğazımı temizlediğimde, bir anlığına bana bakıp yine önlerine dönmüşlerdi. Kendimi fazlalık gibi hissettiğimde, geldiğim gibi çıkmak için döneceğim sırada Savaş'ın telefonu çalmıştı.
"Nazar sen devam edermisin domatesleri doğramaya telefona bakıp geliyorum ben." Deyip çıkmıştı mutfaktan.
Domatesleri doğramak için tezgaha yaklaştığımda, Gül başını bana çevirmişti.
"Bil diye söylüyorum. Savaş'ın peşinde çok kız oldu, hepsini ben yok ettim. Ayağını denk al onun çevresinde seni haddinden fazla görürsem senide yollarım."
Sakince söylediği sözlerin altında ima ettiği tehtiti sezmiştim. Ama bilmediği bir şey var ki, onun beni sevmediği ve bir gün hayatından gideceğimdi.
Sahi ben gidebilecekmiydim. Beni zorla yanında tutuyor kafasına göre hareket sergiliyordu. Ona olan sevgimi hiçe sayıp her zaman bunu bana karşı kullanıyordu.
"Beni anladın değil mi?"
Bu kız beni sinir etmeye başlamıştı ve ben sinirlenince neler yapacağımı kestiremiyordum. Onunla sohpet veya dalaşmak istemiyordum. Lakin kolumu tutup ona dönmemi sağladığında, bunun pek mümkün olmadığını anladım. Dalaşmak istiyorsa doğru adresdeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Tutku (+18)
Teen FictionSeni seviyorum Beni sevmen umrumda mı? Değil mi? Değil. O zaman neden bırakmıyorsun beni. Bitmedimi intikamın bitmedimi beni yaralayışın. Ne kadar daha yanacak canım.. Üzülme laz kızı zamanı geldiğinde.. Seni üzdüğüm gibi sende beni üzmene izin vere...