“Düşmanımın dostu düşmanımdır. Dikkat et demek çok isterdim ama istesende edemeyeceksin.”
Telefonuma gelen ikinci mesaj ile merakıma yeni bir merak eklenmişti. Telefonu bana Savaş almıştı. Yeni bir hattı kim bilebilirdiki. Acaba Savaş olabilirmiydi. Yok canım onun öyle şeylerle işi olmazdı. O her zaman göz temaslı tehdit ederdi bu onluk bir iş değildi. Telefonu cebime koyup, bu konuyu sonra düşüneceğimi aklımın bir köşesine kazıdıktan sonra, yavaş adımlarla alt kata inmek için merdivenlerin başına geldim.
Giray'ın sesini duymamla bir adım geri çekilip onları dinlemeye başlamıştım.
Giray ayakta dikilmiş arkasında iki erkekle Savaş'a bakıyordu.
"Ee kozcuoğlu artık kızı verde gidelim. Bizim iş bekletilmeye gelmez."
Savaş gülüp başını iki yana salladı.
Bu beni vermeyecek demekti sanırım. İçimi bir heyecan kaplamıştı. Kalbimde uçuşan kelebeklere, midemde koşturan fillere, aklımdan geçen az önceki anâ küçük bir küfür savururken bulmuştum kendimi. Lakin bu fazla uzun sürmemiş, dizlerimin üzerine çökmemi sağlayan Savaş'ın sesi olmuştu.
"Kız yukarıda, fazla gürültü yapmadan götürün onu burdan. Çok gürültü olursa ne sen götürebilirsin kızı nede bir başkası."
"Bana kimse dayanamaz bilmiyormuş gibi konuşman çok saçma. Onu neden istediğimi biliyorsun."
Savaş başını sallayarak "Hı hı" diye bir ses çıkarmıştı. Ne yani beni onamı verecekti.
"Yanlız Nazar'ın kalbi dolu. Senin onu sevdiğin gibi o seni sevmeyecektir."
Savaş'ın cümlesiyle kulaklarımın doğruyu duyup duymadığını ölçtüm ilk önce. Onu sevdiğimi biliyormuydu yani. Bile Bile mi beni ona satmıştı. Kalbim kaç kurşun daha yiyip ölmeyecekti. Yoruluşumsun Savaş kozcuoğlu, yoruluşumsun.
" Kimi seviyorsa, sökerim o kalbini yerinden çıkarır yeniden takarım."
Giray'ın konuşmasıyla kaşlarımı çatmam aynı anda olmuştu. Motor takıyordu sanki fuşki yiyen.
"Aras'ı seviyormuş."
"Kardeşinin eşiyle olan isim benzerliği değil mi? Bizzat o değil."
"Seni bu yüzden hafife almıyorum. Herşeyi çözümleyebiliyorsun bir bakışta."
Merdivenden gelen ayak sesleri ile çöktüğüm dizlerimin üzerinden hemen ayağa kalkıp, şimdi iniyormuş gibi yapacaktım.
"Kızımızda geldi." Giray'ın sesiyle ona dönmüş tekrar önüme dönmüştüm.
Savaş'ın önüne gelip ona doğru baktım.
"Ben gitmek istemiyorum Savaş bırakma beni."
Sessizce söylediğim cümle karşısında dudağı yukarı kıvrılmıştı.
"Az önce bırak diyordun. Şimdi bırakma."
"Savaş dalga geçme benimle. Beni onunla gönderemezsin. Ben onunla gidersem ölürüm. "
Savaş yine umursamazca bir hal takılmıştı.
"Sana bir şey olması umrumda mı?"
"Değil mi?"
"Değil."
Gözlerinin içine bakarak beni ne kadar yaraladığını hissetmesini istemiştim. Ama hissedecek bir kalbi olduğundan şüpheliydim.
"Hadi gidelim artık çok uzadı bu iş."
Arkamda duran Giray'ın sesiyle ona doğru döndüm, gözü yaşlı bir şekilde.
"Beni neden istiyorsun."
Sorumu cevaplamayıp adamlarına işaret etmişti. Adamları kollarımdan tutup çıkışa doğru sürüklerken ben sadece Savaş'a odaklıydım.
"Beni bırakma Savaş."
Kapının önüne geldiğimizde öylece dikilmiş, Savaş ve Giray'a bakıyorduk.
Giray Savaş'ın yanına gitmiş. Bana bakarak cümleleri dökmüştü dilinden.
"Seni akıllı sanardım kozcu oğlu."
"Ne diyorsun lan." Deyip Giray'ın yakasından kavramıştı. Giray ise büyük bir sakinlikle ellerini ayırmıştı kendinden.
"Diyorumki Nazar'ın Aras'ı sevdiği falan yok."
Şaşkınlıkla ona bakıyordum, ne yani anlamışmıydı.
"Kimi seviyormuş." Dedi sinir ile gülmek arası bir ifade ile.
"Onu da sen bul. Yanlız bir ip ucu verebilirim tabi. Buda benden sana son kıyak olsun. Çok uzakta aramana gerek yok kozcu. Hadi eyvallah."
Hepimiz bir olup evden çıkarken. Bir zamanlar gelmek istemediğim şimdi ise gitmek istemediğim eve bakmıştım
Son kez. Hoşçakal gece gözlü.Son
Sizin için kısa bir bölüm daha bırakıyorum buraya iyi geceler canlar 💞💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Tutku (+18)
Teen FictionSeni seviyorum Beni sevmen umrumda mı? Değil mi? Değil. O zaman neden bırakmıyorsun beni. Bitmedimi intikamın bitmedimi beni yaralayışın. Ne kadar daha yanacak canım.. Üzülme laz kızı zamanı geldiğinde.. Seni üzdüğüm gibi sende beni üzmene izin vere...