Doğruluk Mu Cesaret Mi

717 22 13
                                    

İnsan sevdiğine nazlanır, onun yanında mutlu olurmuş. Tıpkı şuanda benim olduğum gibi. Belkide 10 dakikadır, Savaş eve girmem için dil döküyordu.

Hiç yargısız sevmiştim ben bu Savaş'ı. Daha katlanılabilir olmuştu.

Peki ama beni hangi ara sevmiş, benimsemişti. Oysa daha dün beni öldürecek gibi bakıyordu. Yoksa tüm olanlardamı oyunun içindeydi.

Ona inanmalımıydım.

Savaş benim içeriye girmeyeceğimi anladığında, yanıma gelip ellerimi elleri arasına aldığında tek kaşı kalkıktı.

Yine neye sinirlenmiş olabilirsin ki?

"Ellerin üşümüş Nazar hadi içeri geç artık. Biliyorum aklında bir çok soru işareti var, bunları içerde cevaplayacağım. Hem içerde birileri daha var."

Bu sefer tek kaşı kalkan bendim. İçerde kim olabilirdiki.

"Kim varki içeride?"

"Girince görürsün, hadi üşüteceksin. Çamurlu kız."

Gözlerimi devirerek yanından geçerken omzuna omuz atmayı ihmal etmemiştim tabiki.

"Oha, çürüttün lan. O nasıl omuz atmaktır."

Deyip güldüğünde, omuz silkip eve doğru yürüdüğümde çoktan yanıma gelip beni durdurmuştu.

Yüzü piç bir imaj sergilediğinde, ne olduğunu anlamadan dudaklarıma kısa bir buse kondurmuştu.

"Akşam da bacak omuza yapsak mı?"

"NE!"

Omuz silkti.

"Sadece şakaydı."

"Sanada şakanada başlarım ha. Sen bir karadeniz kızı ile bu tarz nasıl konuşuyorsun bakayım. Ayıp, ayıp" Diye çıkışınca, beni kolları arasına alıp karamel karışımı saçımı kokluyordu.

"Sen hiç değişme laz kızı, ben değişsem bile değişme. Hep böyle masum kal. Çünkü ben bu masum kıza aşık oldum sanırım."

Utancımdan başımı kaldıramamış, sözüne karşılık verememiştim.

Sanırım aşk dolu bir Savaş çok güzeldi.

Ama hala kafamda tamamlanmamış sorular vardı.

Sorularımın cevap anahtarı Savaş'dı. Peki ya yanlış cevapların anahtarıysa... O zaman ne olurdu.

Güvenmeyi öğrenmelisin yaşamadan bilemezsin.

Haklısın iç ses. Güvenmeyi denediklerim hep fos çıkınca, insan yadırgıyor biraz yeni geleni. Heleki bu Savaş ise.

"Ürkek bir serçe gibi eğme başını. Kaldır başını ve dimdik dur."

"Ben bir serçemiyim.?"

"Evet sen benim serçemsin, kırılgan ve masum."

"Ama serçeler göz yaşı döktüklerinde ölüler biliyorsun."

"Biliyorum." Deyip çenemi kaldırıp, gözlerine hapsetti.

"Sen beni hiç ağlatma olur mu?"

Başımı tekrar göğsüne yasladığında, cevap vermedi. Canıma batan camların kalbime doğru yol alışını hissettim. Neden susma gereği duymuştuki.

"Hiç bir aşk."

Susunca başımı göğsünden kaldırıp ayrıldım ondan.

"Hiç bir aşk?"

Karanlık Tutku (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin