Geçmiş

487 19 10
                                    

"Yinemi Gül! Yeter amına koyayım lan yeter. Kızım bıkmadın mı kıza iftira atmaktan. Ben seni kırdım diye geri döndüm. Geri dönerken arabanın lastiği patladı. Ben yine yürüyerek o kadar yolu geldim. Kızgınlığımı bırakarak senin için geldim. Artık Gül hakkında tek bir şey duymak istemiyorum. "

Belkide hayatındaki en büyük cümlesini kurmuştu ama, ben sadece iftira kısmında takılmıştım.

O kıza iftira attığımı düşünüyordu. Buna her ne kadar canım sıkılsada, meydanı o çarpı bacaklıya bırakacak değilim. Onunda sırası gelecek ama ilk önce Savaş beyi nakavt etmek gerekiyor.

Gururu bir kenara bırakıp, yataktan doğrulmaya çalıştım.

Çalıştım, çünkü başaramadan geri yatmak zorunda kaldım.

O kızın böbreklerini tamir etmezsem banada Nazar demesinler.

"Ne yapıyorsun yatman gerekiyor."

"Umrundamı?"

"Evet."

Dediğinde küçük bir şaşkınlık sardı bedenimi.

Alışık olmadığım bir şey onun ilgi alanına girmek.

Boğazımı temizleyip, Savaş'ın gözlerinin içine baktım.

"Dayanamayacağım yokluğunla sınama beni. Öyle çok seviyorum ki seni. Gidersen biterim, gidersen nefessiz kalırım. Beni nefessiz bırakma. Eğer bırakacaksanda şimdi git hayatımdan. Çünkü bitti dediğin gün, ben bittim."

Savaş kollarını bana dolayarak başıma bir öpücük kondurdu.

" Senden gitmek mi? Asla güzelim. Ben bitti derken bile içimdeki savaşa kafa tuttum. Hiç bir şey senden değerli değil. Ne olursa olsun ben her daim senin yanında olacağım. Eğer bir gün gidersem, bilki ikimiz için gitmişimdir. Kalırsam zarar vereceğimden."
Benden ayrılıp alnımı öpmüştü bu defa.

" Eğer bir gün gidersem inanki sen daha çok üzülme diyedir. Ve şunuda bil ben gitsemde."

Deyip elimi kalbinin üzerine koymuştu." Sen hep burada olacaksın."

Gözlerimdeki yaşlara engel olamadım. Kelimelerim kör düğüm misali yüreğime zincirli, Kalbim onun kalbine kilitliydi. Söyleyecek çok cümlem vardı elbet ama, hepsi rafa kalkmak zorunda kaldı.

Uzay boğazını temizleyerek varlığını belli ederken, Uğur'un kaşları çatıktı.

"Aşk kadar aptalca bir şey yok. En acımasız insanı bile ne hale sokuyor baksana." Diye Uğur ikizine söylerken, Savaş başını belli belirsiz sallamıştı.

"Aşk insanı öyle bir hale sokuyorki, benim gibi bir adamı bile kördüğüm edebiliyor."

"Beni seviyormusun Savaş?" Dedim sesimi dinç tutmaya çalışarak. Vereceği cevabı tahmin edebiliyordum ama, tahmin etmek yetmiyordu. Hissetmekte önemliydi..

Savaş başını aşağı yukarı sallayarak dudaklarımın kenarına küçük bir buse bırakmıştı.

"Kördüğüm gibi."

Bu cevabı beni fazla tatmin etmediğinden, derin bir nefesi çektim içime. Az önce öptüğü için kızaran yanaklarımı gizleyememiştim.

"Nasıl yani?" Diye sorduğumda bana Hz. Aişe'den örnek vermişti.

" Hz.Aişe, Peygamberimiz (a.s.m.) ile yeni evlenmişti.Eşinin kendisini sevip sevmediğini merak etmekteydi. Ya da kendisini ne kadar ve nasıl sevdiğini. Aişe bu düşüncesini Peygamberle (a.s.m.) konuşmadan edemedi. – “Ey ALLAH'ın Resulu,beni seviyor musun? – “Evet, ya Aişe tabi seviyorum!”
- Hz.Aise dahasını da merak ediyordu. Acaba nasıl seviyordu? Hemen sordu. – “Beni nasıl seviyorsun?” Peygamberimiz (s.a.v) sevgi şeklini tanımladı eşine: – “Kördüğüm gibi.”
- Bu cevap Hz. Aişe’yi çok sevindirdi.Çünkü kördüğüm açılmazdı. Açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti.
- Alacağı cevap onu cok mutlu ettiği için, Hz Aişe sık sık sorardı: – “Ey ALLAH’ın Resulü, kördüğüm ne alemde?” Peygamberimiz(s.a.v), Hz.Aişe’yi memnun eden cevabı verdi her defasında: – ” ilk günkü gibi. ”

Karanlık Tutku (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin