Bazen her şey bitti derken yeniden başlamaz mı? Hayatın görmediğimiz köşelerinin olduğunu anlar ve keşfetmeye başlarız. Yüzleşmekten köşe bucak kaçtığımız korkularımızı, geçmişimizi, zayıflıklarımızı kabullenerek ilk cümleyi yazmaya başlarız önümüzdeki bembeyaz kağıda.
Açelya 17 yaşında genç bir kızdı. Babası asker olduğu için şehirden şehre sürüklenmişti "tayin" adı altında. Bu yüzden hiçbir zaman geniş bir çevreye sahip olamamıştı.
Onun için sadece ailesi vardı. Her şeye yetişen annesi, küçüklüğünden beri hayran olduğu babası ve onun en büyük destekçisi abisi. Kalbi 3 kişiyle doluydu, başkalarına yer olacağını sanmıyordu. Daha doğrusu insanlara böyle söylüyordu. Artık mükemmel dostluklara, kitaplarda yazılan iç ısıtıcı aşklara inancı kalmamıştı. Ne gerçek arkadaşları, ne dillere destan bir aşkı, ne de olmayanı olduracak mecali vardı. Hayatı bu monoton ve çaresiz döngüden ibaret sanıyordu.
Doğduğu şehre geri dönünceye kadar o döngünün esiri oldu Açelya. Babası emekli olduğunu ve İzmir'e dönmelerinin uygun olup olmayacağını sorunca onu "Olur" diye yanıtlarken aklının ucundan geçmeyen güzelliklere sahiplik etmişti ömrü.
Onlarınki kulağa tanıdık gelen ama içine girdikçe benzersizleşen bir hikaye. Onların hikayesi bu. Mutlulukları, üzüntüleri, göz yaşları, kahkahaları, düşüşleri, hatıraları içinde saklı. Çağrı ve Açelya'nın hikayesinde kısa bir gezintiye hazır mıyız?
Başlama tarihlerinizi alalım buraya o zaman🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikayemiz (Düzenleniyor)
ChickLit"Ellerinin üzerimde gezinmesini seviyorum. Bana dokunman kutsal bir şey sanki. Sadece bana değsin istiyorum parmakların, gözlerin sadece bana böyle baksın, sadece benimle böyle gül istiyorum." Benim hissettiklerimi hissedebiliyor olması çok güzeldi...