Bölüm 11: Sevgilim...

151 31 4
                                    

Evlerimize birkaç sokak kalmıştı, sonunda kurtuluyordum! Derken evime gelmiştik, onun dışında herkesle sarıldıktan sonra arkamı dönüp yürümeye başladım. Kolumdan çekildiğimi hissettim. O olduğunu biliyordum, kokusu ele veriyordu.

Sinirle arkamı döndüm.

A: Ne var ne, yetmedi mi kırıp döktüğün?
Ç: Prenses-

Sözüne devam etmesine izin vermeden sesimi yükselterek araya girdim.

A: Sen ne cüretle bana prenses diyorsun ya, sen değil miydin "Konuşmayalım" diyen? Konuşmuyoruz işte bilmem kaç gün oldu. Gözlerinin içine sevgiyle baktığımı görmedin mi sen bunu bana yaparken? Ben sana güvenmiştim, kimseye itiraf edemesem de sevmiştim seni. Gözlerini gözlerime değdirmiyorum, eskiden her sabah gördüğüm yüzüne bakmıyorum, uyku mahmuru çatallı sesini duymamak için kaçıyorum senden bir haftadır. BİR HAFTA! Şimdi mi aklına geldi?
Ç: Güzelim sakin ol, sözümü kesmeden dinle lütfen.
A: Seni dinlemek istemiyorum!
Ç: Açelya beni dinlemelisin!

Ne diyeceğimi bilemiyordum, bunu iyi bir şey için yapmış olmasını diliyordum içimden. Bakışlarına karşı gelememiştim.

A: Of tamam ama uzatma. Seninle harcayamayacağım kadar kıymetli benim vaktim.
Ç: İki dakika laf sokmadan dur küçük hanım.
A: Birincisi laf sokmaktan fazlasını hak ettin hödük. İkincisi aramızda üç ay var sadece, küçük hanım değilim ben!
Ç: Açelya çok kıymetli vaktin gidiyor.
A: Tamam anlat Allah kahretmesin anlat.
Ç: Benim sana konuşmayalım dediğim günden önceki gün, yani geçen hafta cuma; ben okul çıkışında Melis'le karşılaştım. Benimle önemli bir şey konuşması gerektiğini söyledi. Spor salonunda buluştuğumuzda elinde soyunma odasında çekilmiş bir videonun olduğunu söyledi. Bunu silmesi için de sana seninle artık konuşmak istemediğimi söylemem gerekiyordu.

Sözleri beni hayrete düşürüyordu. Melis bu kadar ileriye gitmiş miydi cidden? Onu benimle tehdit etmiş ve böylece canımı yakmaya çalışmıştı. Geçici bir süreliğine olsa da yakmıştı da. Düşüncelerimden sıyrılıp dinlemeye devam ettim.

Ç: Bak ben bunu göze alamadım. Ama seninle konuşamamayı, böyle olmayı da. O yüzden sana bunu söyledikten sonra bir arkadaşım aracılığıyla o videoyu Melis'in telefonundan yok ettim. Sonsuza kadar. Ama bir hafta boyunca dayanmak zorundaydım, özür dilerim.

Dedi ve kollarını açtı sarılmam için. Buna o kadar çok ihtiyacım vardı ki. Bunu da sağ salim atlatmıştık işte. Birbirimizin kollarındaydık. Her boşluğa düştüğümüzde olduğu gibi!

Ç: Başka bir özrüm daha var.
A: Neymiş bakalım?
Ç: Evet belki geç kaldık, biliyorum çok beklettim seni ama göremedim güzelim. Senin benim için atan kalbinin sesini duyamadım, göremedim bana aşkla bakan gözlerini. Ne olur affet bu eşeği. Senden başkası aydınlatmasın karanlık gecelerimi, sadece bana gülsün o güzel gözlerinin içi, sadece benim için söyle aşk şarkılarını, sadece bana böyle güzel bak. Bencil bir adamım belki ama çok seviyorum be kızım, sırıksıklam aşığım sana.

Bu sözleri beni çok mutlu etmişti. Tanrım! O da beni seviyordu ha? Öyle mi? Bu düşünceyle gözümden bir yaş geldi. Mutluluktandı. Belki de beni birinin sevebileceğini olan inançsızlığımın kırılışından.

Gözümden akan bir damla yaşı usulca parmağıyla sildi ve dudaklarımın üstünü dudaklarıyla örttü. Afallamıştım. Bir süre karşılık veremedim. Benim bu tepkim üzerine dudaklarımdan ayrıldı. Ve bana şüpheli bakışlar atmaya başladı. Bense gülümseyerek aramızda açılan mesafeyi kapattım.

Dudaklarımı onun dudaklarına hapsetmek... Mükemmel bir histi. Sevdiğim çocuğun kollarında olmak. Şu an dünyada daha çok istediğim bir şey yoktu ve gerçek olmuştu!

Bizim Hikayemiz (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin