Kalabalığı yararak onun yanına girdim. "Ölemezsin anladın mı, ölemezsin. Benim sevdiğim adam beni böylece bırakıp gitmez. Benim sevdiğim adam verdiği sözleri tutar. N'olur bana sevdiğim adamı geri ver. Ölme, lütfen ölme. Sen ölürsen ben de ölürüm. Belki 80 yaşında gömülürüm ama 18 yaşında ölmüş olurum. Sen Çağrı Demir arkanda yaşayan bir ölü bırakma lütfen. Lütfen..."
Sonlara doğru kısılan sesimle daha şiddetli ağlamaya başladım. O sırada en olmasını beklediğim şey oldu, yavaşça eli yanaklarımı buldu ve gözyaşlarımı sildi. Çatallı çıkan sesiyle, "Ölmedim, ölmedik güzelim." dedi. Dışarıdaki kalabalığa baktığımda herkes gülüyordu. Tanrım demek ki en başından beri bu telaş öldüğü için değil uyandığı içindi.
O anın gerçekliğinden emin olamamıştım. Gözlerimden yaşlar art arda dökülmeye devam ediyordu. Bu sefer sevinçten. "Sen ölmedin..." dedim boğuk sesimle. "Ben seni bırakır mıyım bal dudak?" Allah'ım gerçekti değil mi bütün bunlar? Suratına dokunduğumda fark ettim: Evet gerçekti. Küçük bir tebessümle bakıyordu bana. Canı acıyor gibiydi, belki susamıştı. Telaşla başının ucundaki su şişesini alarak bir bardağa su koydum ve yavaşça dudaklarına dayayıp içmesini sağladım.
Suyu yerine bırakır bırakmaz doktoruyla konuşmak için dışarı çıkmıştım.
A: Atilla Bey, durumu nasıl?
A.B: Durumu gayet iyi görünüyor Açelya.
Üç haftadır her gün onunla konuştuğum için bana hanım dememesini rica etmiştim ondan.
A: Peki burada daha ne kadar kalması gerekiyor?
A.B: Bir hafta daha misafir edeceğiz sizi.
A: Bir hafta daha dayanabilirim sanırım.
A.B: O uyandı ya bir ay kal desem dayanacak gibisin.
A: Yine de bir hafta daha iyi bence?
A.B: Bir haftaya eski formuna kavuşur zaten, sadece biraz daha hastane yemeklerine katlanman gerekiyor.
A: Bir işlem falan yaptırmam gerekiyor mu refakat için?
A.B: Ben hallettim onları, sorun yok sen kalacaksın. Ama çok kalabalık, çok yormasınlar hastamızı.
A: Ben onları kibarca kovacağım zaten şimdi, siz rahat olun.
Gülerek kalabalığın arasına karışıp yanına girdim yeniden. Sandalyeme tekrardan oturduğumda kalabalığı işaret ederek, "Seç beğen al sevgilim, kimi istersin yanına?" dedim.
Ç: Sen olsan yeterdi bana.
Diyerek elini elime kenetledi. Gülerek ona ve birleşen ellerimize baktım. Ellerini bir daha tutamayacağım için o kadar korkmuştum ki.
A: Çağrı saçmalama istersen, biraz daha içeri girmezlerse beni yiyecekler ve bir sevgilin olmayacak.
Ç: Of tamam isteyen herkes girsin işte.
A: Şimdi o zaman şöyle yapıyoruz, ben sadece 5 dakikalığına bu sürüyü üstüne salıyorum ve 5 dakika içinde sana yemek alıp kurtarıcın olmaya geliyorum.
Ç: Sadece 5 dakika değil mi?
A: Evet bebeğim sadece 5 dakika.
Ç: Şu an seni öpmek istiyorum.
Ben de seni öpmek istiyorum arsız çocuk ama etrafımızda bu kadar insan varken değil. Ona göz kırpıp elimle 5 rakamını gösterdim.
A: 5 dakika bekleyeceksin arsız çocuğum benim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikayemiz (Düzenleniyor)
Literatura Feminina"Ellerinin üzerimde gezinmesini seviyorum. Bana dokunman kutsal bir şey sanki. Sadece bana değsin istiyorum parmakların, gözlerin sadece bana böyle baksın, sadece benimle böyle gül istiyorum." Benim hissettiklerimi hissedebiliyor olması çok güzeldi...