-1 YIL SONRA-
Sabah Sezen'in zorla kurdurduğu alarma uyanmıştım. Gelin benim diye tutturmuş, hepimizi sabahın köründe ayağa dikmişti. Hayır bari ben uyuyayım değil mi, hamileyim hamile! Yine Çağrı'nın öğrendiğinde verdiği tepki gelmişti aklıma. Sürekli bu oluyordu işte, hamilelik diyince aklıma gelen ilk şey buydu ve kocam için fazlasıyla utanç vericiydi.
"Gözlerimi açtığımda burnuma hiç de hoşlanmadığım, tanıdık bir koku doluyordu. Biraz daha inceledikten sonra hastane odasında olduğumu anladım. Oda kalabalık gözüküyordu, bizimkiler tam kadro buradaydı. Annem ve babam da öyle. Bu odaya nasıl sığmışlardı tek merakım buydu şu anda.
Ağzımı konuşmak için araladığımda boğazımdaki acıyla gözlerimi yumdum. Çağrı benim bu halimi gördüğünde oldukça endişelendi ve baş ucumdaki suyu bir bardağa doldurup ağzıma dayadı. Boğazımdan aşağıya doğru akan sıvıyla rahatlıyordum yavaş yavaş. Kuruluk hissinden kurtulmuştum.
Herkes bana endişeyle bakıyordu. Boğazımın konuşabilecek kadar acımadığını fark ettiğimde sakince dudaklarımı araladım. "Ne oldu bana gençler ya?" dedim alayla. Onlar da benim rahat tavrımla gülümseyince daha iyi hissetmeye başladım.
Abimin "Tam kızı aldık diye sevinirken bayıldın be baş belası." demesiyle en son onların istemesinde olduğumuz aklıma geldi. Daha sonra fenalaşmıştım ve işte geceyi burada bitirmiştik.
"Nasıl hissediyorsun kızım?" dedi babam da yumuşak bakışlarını yüzümde dolaştırarak.
Gülümsedim. İyi hissediyordum, iyi hissetmesem de bunu onlara söylemezdim gerçi ama neyse. "İyiyim ya, bayılmışım işte. Ne abarttınız?" dedim umursamazsa bir tavırla.
"Olsun kuzum biz korktuk." dedi annem de şefkat dolu bakışlarla.
"Niye bayılmışım ki?" dedim. Herkes birbirine bakmaya başladı. Bu sorunun cevabını bilmiyor olmalılardı. Damla, "bilmiyoruz" anlamında dudaklarını büzdükten birkaç saniye sonra sorularımızın yanıtı doktor hanım içeri girdi.
Herkes bakışlarını ona doğrultunca o da hafifçe tebessüm etti. "Geçmiş olsun Açelya Hanım. Endişe edilecek bir şey yok, bebeğiniz de siz de gayet sağlıklısınız." dediğinde gülümseyerek onaylayacakken bir kelime dikkatimi çekti, bebeğimiz?
Bebeğimiz mi olacak bizim? Hamile miydim ben? Çağrı ile şaşkınlık ve mutluluk içinde birbirimize daha sonra doktor hanıma baktık.
"Anlamadım?" dedim teyit etmek ister gibi."Ah siz bilmiyor muydunuz? Tebrik ederim bir bebeğimiz olacak." diyerek anlayışla gülümsemesiyle tam anlamıyla idrak edebilmiştim.
Ben hamileydim.
Ben sevdiğim adamın bir parçasını içimde taşıyordum.
Bizim bir bebeğimiz olacaktı.
Bizim aşkımız meyve verecekti.Bu duygu yoğunluğuyla gözyaşlarım gözlerimden süzülürken gülümsüyordum. Ellerim istemsizce karnıma gitmişti. Orada bizim bir parçamız vardı. Onu hissetmeye çalıştım. Elimin altında varlığını hissedebiliyordum sanki.
Çağrı'ya baktığımda kahkaha attığını duydum. "Bebeğimiz olacak!" Bana yaklaştı ve parmaklarımı tek tek öptü. Yerinde duramıyordu, odanın içinde volta atmaya başladı ben tebrikleri kabul ederken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikayemiz (Düzenleniyor)
Chick-Lit"Ellerinin üzerimde gezinmesini seviyorum. Bana dokunman kutsal bir şey sanki. Sadece bana değsin istiyorum parmakların, gözlerin sadece bana böyle baksın, sadece benimle böyle gül istiyorum." Benim hissettiklerimi hissedebiliyor olması çok güzeldi...