Yemeklerimizi bitirdikten sonra, erkeklerin kaçma eylemlerine karşılık kollarından tutmuştuk. Ben elbette abimi zapt etmekle uğraşıyordum. Onları zar zor ikna ettikten sonra biz de salona geçmiştik. Kızlar bir şeyler konuşuyorlardı ama ben heyecandan duyamıyordum. 18 yaşına girecektim ve hoşlandığım çocuğa, ona karşı hislerimden bahsedecektim. Hep birlikte olacaktık, belki de bu şu an yüzümdeki gülümsemenin en büyük sebebiydi. Hayal edemeyeceğim kadar iyi gidiyordu her şey, umarım böyle devam ederdi.
Melis, Çağrı ve Can yanımızdan ayrılınca biz de kızlarla abur cuburları kapıp yukarıya çıkmıştık. Üçümüz de pijamalarımızı giydiğimizde yatağa kurulmuştuk. Abur cuburları yerken bir yandan davet edeceğimiz kişileri not alıyorduk. Not aldığımız kişilerle bir grup kurup onlara yarın yeri ve saati mesaj atacağımızı söyledik. İşlerimiz tamamıyla bittiğinde masanın üzerinde duran bilgisayarımı alarak bir film açıp izlemeye başladık. Film bittiğinde saat 2'ye geliyordu. Üçümüz de yatağa girip birbirimize sarıldık ve uykuya daldık.
-ERTESİ SABAH, 9.30-
Gözüme vuran güneş ışığıyla gözlerimi açtığımda yanımda sadece Damla'nın olduğunu fark ettim. Onu uyandırmamak için ellerini belimden nazikçe çektim ve tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım. Orada işimin bitmesiyle aşağıya indim ve koltukta gülerek sohbet eden Sezen'le abimi gördüm. İki sarışın çok tatlı gözüküyorlardı. Beni fark etmemişlerdi bile. Ben de gidip abimin yanına zıpladım. "Günaydın canımlar. N'apıyorsunuz bakalım?"
Y: Ne yapıyor gibi gözüküyoruz oradan küçük hanım?
A: Söylemeli miyim cidden?
Benim gülerek söylediğim bu sözlerin ardından Sezen kızarmaya başladı, şaşırtıcı bir şekilde abim de.
A: Aman aman sizin de sohbetinize doyum olmuyor ben gidip kahvaltıyı hazırlayayım bari.
Dedim ve onların bu haline gülerek mutfağa doğru ilerledim. Yaklaşık yarım saat sonra mükemmel bir kahvaltı sofrası hazırdı.
Çayları ve limonataları da bardaklara doldurduktan sonra annem ve babam da aşağıya indi. Babam sofraya bakıp, "Benim güzel kızım yine yapmış yapacağını ha?" dedi gülerek. Annem de onun ardından, "Annem ya çok güzel olmuş, yorulmasaydın." dedi. Ah bu kadın yine beni düşünüyordu. Ana yüreği işte n'aparsın? "Ya ne yorulması, siz geçin oturun ben Damla'yı uyandırıp geliyorum."
Damla'yı uyandırıp salona geri döndüğümde Sezen ve abimin hala bıraktığım gibi olduklarını fark ettim. Bu anı bozmak istemesem de, "Hadi gençler sofra hazıır!" diye seslendim hafif yüksek çıkan sesimle.
Damla ve ardından abimle Sezen de mutfağa gelince keyifle kahvaltı etmeye başladık. Annem konuşmaya başladı,"Kızlar ne iyi ettiniz de geldiniz, daha sık gelin lütfen." dedi. Abim de hevesle, "Evet evet mutlaka gelin." dedi. Masa da onun bu haline gülen Sezen ve bendik. Bunu neyi kast ederek söylediğini sadece ikimiz anlamıştık. Ben de abimin kulağına eğildim ve "Sen pek bir sevdin bu işi ha?" dedim. O da aynı ses tonuyla "Ya kızım ben senin için diyorum, ne güzel eğleniyorsunuz işte." dedi. Ben de onun bu kaçamak cevabının üstüne, "Ben bilemem." bakışlarımı atıp tabağıma geri döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikayemiz (Düzenleniyor)
Chick-Lit"Ellerinin üzerimde gezinmesini seviyorum. Bana dokunman kutsal bir şey sanki. Sadece bana değsin istiyorum parmakların, gözlerin sadece bana böyle baksın, sadece benimle böyle gül istiyorum." Benim hissettiklerimi hissedebiliyor olması çok güzeldi...