-ERTESİ GÜN-
Bugün resmi tatil olduğu için geç kalkmıştım. Şimdi de Can, Çağrı, Yağız, Sezen ve Damla'yla salonda film izliyorduk. Annemle babam bavullarını hazırlıyorlardı, birkaç saat sonra uçakları kalkacaktı. Birkaç hafta buralarda olmayacaklardı. Birlikte onlara hediye ettiğim yurt dışı turuna gidiyorlardı. Annemin işlerini ayarlamasıyla biletlerini erkene alıp bugün yola çıkmaya karar vermişlerdi. İtalya, Fransa, İspanya, Almanya ve Hollanda'ya gideceklerdi. Şubat ayının ortalarında geleceklerdi, aslında planımın bir parçası da 14 Şubat'ı baş başa geçirmelerini istememdi. İkisi de yorulmuştu yoğunluktan artık ve bir nefes almaya ihtiyaçları vardı.
Çağrı'nın elleri belimdeydi ve bende başımı onun omzuna yaslamış filmi dikkatle izliyordum. Bizim ayak ucumuzda da Can oturuyordu. Karşımızdaki koltuktaysa Yağız ve Sezen'in ayak ucunda Damla oturuyordu. Benim bu ikisinin arasını acilen yapmam lazımdı, bunu bir kez daha fark etmiştim. Film bittiğinde annemler de aşağıya inmişti. Babam bavulları abimin arabasına yerleştirirken annem de bize sarılıyordu. "Kızım bak bu çok güzel ama yalnız kalamayacaksanız gitmeyebiliriz." dedi. "Ya anne bir kere de bizi düşünme, git keyfine bak." dedim. Bu sözlerimin üzerine bana bir kez daha sarıldıktan sonra çantasını alıp arabaya doğru yürümeye başladı.
Ben de babamın yanına gitmiştim sarılmak için. "Kendine iyi bak babacım." dedim kollarının arasındayken. Burası en güvende olduğum yerlerden biriydi. O beni seven ilk adamdı. Benim için yeri çok özeldi. Babamdı bir kere, bu bile yeterdi. Ama bizim aramızdaki bağ bundan çok daha fazlasıydı. "Tamam kızım, siz de kendinize iyi bakın." Ayrıldığımızda bagajın kapağını kapattı ve diğerleriyle de vedalaşmak için kaldırıma yöneldi.
Onları abim bırakacaktı. Benim canım çikolatalı dondurma çekiyordu deli gibi. Çikolatalı dondurma hastasıydım. Kış olabilirdi ama canım çekiyordu. Şu an hasta olabileceğim düşüncesi, zihnimde beliren kocaman bir kase çikolatalı dondurmanın yanında çok önemsiz kalıyordu. Çağrı'nın yanına sokulup konuşmaya başladım.
A: Çağrıı.
Ç: Efendim güzelim?
A: Sevgilim benim canım çikolatalı dondurma çekiyor gidip alır mısın?
Ç: Güzelim dondurma nereden çıktı bu havada?
A: Lütfeeen, canım çok çekti.
Diyerek dudaklarımı büzdüm. Buna dayanamayacağını biliyordum, hain planım işe yaramıştı. Büzdüğüm dudağıma küçük bir öpücük kondurup geri çekildi.
Ç: Tamam başımın belası , tamam.
A: Tatlı bela?
Ç: Benim tatlı belam.
Bu söylediklerine gülümsemiştim ve o da dondurma alacağı için abimin yanına oturmuş, arabaya yerleşmişti bile. Annemler de arka koltuğa oturduklarında hep birlikte el salladık. Annem de "Sizi seviyorum, kendinize iyi bakın." diye bağırmıştı. Bizim de öpücük göndermemizle arabayla birlikte yavaşça gözden kayboldular. İçeriye girip tekrardan koltuklara yayıldık.
C: Abicim Çağrı nereye gitti ben onu anlamadım.
A: Bana çikolatalı dondurma almaya tabii ki.
S: Sen bizim cadıya bak.
A: Ya ne var canım dondurma çekmiş olamaz mı?
D: Sen böyle anlatınca benim de canım çekti be.
A: Benim mükemmel sevgilim alıp gelince yeriz birlikte.
D: İyi ki bir sevgiliniz var be.
S: Kızım biz sana da bulalım diyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikayemiz (Düzenleniyor)
Genç Kız Edebiyatı"Ellerinin üzerimde gezinmesini seviyorum. Bana dokunman kutsal bir şey sanki. Sadece bana değsin istiyorum parmakların, gözlerin sadece bana böyle baksın, sadece benimle böyle gül istiyorum." Benim hissettiklerimi hissedebiliyor olması çok güzeldi...