Lunaparktan çıktıktan sonra yemek yemeğe deniz kenarında bir yere geldik. Hepimiz acıkmıştık. Zaten bu grupta her saniye aç biri oluyordu. Çok opsiyon vardı yemek için. Önümde duran menüye uzandım ve bakınmaya başladım. Pizza sevmezdim geç, hamburger yakın zamanda yedim geç, sandviç yersem doymam onu da geç, makarnayı evde ben de yapabilirim onu da geç, ızgara tavuk söylemek mantıklı gelmişti. Garson birkaç dakika sonra geldiğinde siparişlerimizi almaya başlamıştı.
A: Ben kori soslu tavuk istiyorum.
Y: Ben Pizza Margarita alayım.
D: Ben de hamburger alabilir miyim?
S: Ben de ızgara tavuk istiyorum.
Ç: Ben de hamburger.
C: Ben de sucuklu ve mantarlı pizza alabilir miyim?
Herkes siparişlerini verdikten sonra garson önümüzdeki menüleri de alıp gitmişti. Biz de sohbete dalmıştık. Onlarla konuşurken kötü olan, beynimi kurcalayan ne varsa bir anlığına yok oluyordu. Bana çok iyi geliyorlardı, onlarlayken yüzümdeki gülücüklerin, havada uçuşan kahkahalarımın haddi hesabı yoktu. Biz birlikte çok güçlüydük. Arkamda bıraktığım acının izlerini bile silmişlerdi benden. Benim hatamdı. Biliyordum. Belki de çok erkendi. Belki değil, çok erkendi işte adım atmak için. Bu bendeki ilk adım cesaretini kırmıştı, belki de bir daha kimseye bunu yapamayacaktım ama umarım karşıma beni anlayacak biri çıkardı.
Hepimizin siparişleri tek tek geldiğinde, hepsi çok iştah açıcı gözüküyordu pizzalar dışında.
Benim siparişim köri soslu tavuktu. Şu dünyada vazgeçemeyeceğim üç yemekten biriydi sarma ve etli salatayla birlikte.
Çok yakın zamanda yemiş olsam da Damla ve Çağrı'nın hamburgerleri de ağzımın suyunu akıtıyordu. Patatesleri de tam benim sevdiğim gibi kalındı. İnce dilimlendiğinde çok çabuk sertleşiyordu ve ben bundan nefret ederdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikayemiz (Düzenleniyor)
ChickLit"Ellerinin üzerimde gezinmesini seviyorum. Bana dokunman kutsal bir şey sanki. Sadece bana değsin istiyorum parmakların, gözlerin sadece bana böyle baksın, sadece benimle böyle gül istiyorum." Benim hissettiklerimi hissedebiliyor olması çok güzeldi...