8.Bölüm

5.2K 301 95
                                    

Sabah gözümü yatağımda açtım. Bedenimde sızıya ya da yorgunluğa dair hiç bir belirte yoktu tam tersine yeni doğmuşum gibi yenilenmiş ve enerjiktim.

Başımı saate bakmak için yanda ki komidine çevirdiğimde. İçi çikolata dolu mor renkli sepetle karşılaştım. Gözlerimi pörtletip heyecanla yataktan çıktım ve sepeti elime aldım. İçinde not vardı.

"Dün yanında olamadığım için affet beni prensesim.."

Yaa!! Canım babişş! Çok seviyorum bu adamı. Benim üstüme çok titriyordu. Bi an Elena gözümde çöpten alınmış kedi gibi göründü. Ama annem ve babam bize eşit davranıyordu. Elena arada kıskanıp kedi pençelerini çıkarsa bile..

Sepettin içinden küçük bir çikolata alıp kabından çıkardım ve ağzıma attım. Ağzımda eriyen çikolata ile aşk yaşamaya başladım. İnsanoğlunun bulduğu en güzel şeydi çikolata.

Saate baktığımda 6.30 olduğunu gördüm hazırlanıp çıkmam gerekiyordu. Okula gitmem gerekiyor. Hiç bir dersi kaçıramazdım. Özellikle de son sınıftayken ve bir dahaki yıl üniversitede veterinerlik okumak istiyorsam çalışmam gerekiyor.

Banyoya gidip kısa bir duş aldım. Odama geçip dolabı açtığımda benim tarzımda olan kıyafetlerin buraya da yerleştirildiğini gördüm. Tekrar aklıma babam geldi. Bu adam bir mükemmel ya!

Siyah iç çamaşırlarımı giydim. Beyaz bebek yaka bir kazak ve siyah kısa kot elbisemi çıkardım. Siyah opak kilotlu çorap da alıp giyinmeye başladım. Uzun dalgalı saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Eyeliner ve maskara sürdüm. Parfümümü sıkıp kısa botlarımıda giydiğimde hazırdım.

Odadan çıktığımda annemin bana doğru geldiğini gördüm.

"Günaydın tatlım. Elana ve diğerleri yemekhanede. Sende kahvaltını yap sonrada okula gidin. Dün gece hakkında akşam konuşacağız."

Annem hızlı hızlı konuşup yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. Acelesi var gibiydi.

"Günaydın anne. İşemi gidiyorsun."Bir yandan da yanağımdaki ıslaklığı siliyordum. Sulu öpücüğü sevmediğimi bildikleri için sinir etmek için bilerek yapıyorlardı. Yüzümü asmayıp anneme gülümsedim.

"Evet tatlım. Hastaneden aradılar acil gitmem gerek." Gülümseyerek mavi gözlerinde ki hüznü saklamaya çalıştı. Ama benden saklayamazdı. Saldırıya uğrayan insanlara üzüldüğünü hissediyorum. Bunları yapan bütün hepsi illaki bedelini ödeyecekti.

"Dikkat et kendini anne."Gözlerime şefkatle bakıp yanağımı okşadı. Başını onaylar şekilde sallayıp hızla çıkışa yöneldi. Bende fazla oyalanmadan yemekhaneye doğru yürümeye başladım.

Beni yatağıma kim getirdi bilmiyorum. Step'in getirdiğine dair içimde his vardı. Dolunaydan sonra duyularım daha da güçlenmiş gibiydi. Bu gün okulda yanlışlıkla birine güç uygulamamak için kendimi kasmam girekicekti sanırım. Damarlarımda akan kanın hızı artmış ve kontrolü kaybedecekmişim gibi geliyordu.

Tabi birde Lectus kurdu olduğum geldi aklıma. Bir şeyleri tam çözüyorum derken yeni bir bilinmezlik geliyordu.

Yemekhane'nin kapısından gireceğim vakit biri sertçe omzuma çarptı. Kaşlarımı çatıp çarpan kişiye baktım. Neden şaşırmadım acaba? Çarpar tabiki de Dyzie Mcsuzi'ydi.

Düz siyah saçlarını salık bırakmıştı. Siyah kot ve derin dekolteye sahip siyah bir gömlek giymişti. Benimkinden bir tık daha iri göğüsleri vardı. Benden daha iri göğüsleri sahip olması umrumda değildi. Benimkilerde küçük sayılmazdı.

KORUYUCULARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin